Şimdi ofisteyim, pencereden büyük işler yapacak adamlar gibi dışarlara, çok uzaklara falan bakıp, dalıp dalıp gidiyorum. Ama aslında bi yandan elimdeki kahve fincanıyla oynaşırken, diğer yandan gelecek ayı nasıl atlatacağımı düşünüyorum. Çünkü 2 kiram üst üste bindi, bakalım önümüzdeki ay ne bok yiycem. Gerçi sağolsun ev sahibim sesini çıkarmıyor, hatta ses çıkarmadığı halde faturalarımı falanda düzenli ödüyor, ama karı yarın öbürgün "allah yarattı" demeden kapı önüne koyarsa da bişi diyecek halim yok. Hani ben karının yerinde olsam, kendimi çoktan kapı önüne atmıştım. Lan karıya bi kuruş koklatmadığım halde bide bana hala pasta, börek, yemek, çörek getirip durmuyor mu, ayyy allahım yerin dibine girip girip çıkıyorum.
Yalnız tüm bunlara, yani evde parasız yaşamaya alışmadım değil. Ohhh dersin sanki paşa babanın konağında yaşıyorum. Akşamları kendimi eve atıp, kıçı kırık çekyatımda siki taşşağı yayarak bi oturuş şeklim varki gören sanki cennette yaşıyorum sanır. Böyle dünyevi arzulardan arınmışım gibi bi oturuş tarzım falan da var, sanki o oturuşun ardından cennetten yakışıklı huriler hizmetime koşuşturacaklar gibi bir hava sezinlenilebilir. Gerçi yatak diye kullandığım çek yat artık benden bıkmadı değil. Zaten kırık döküktü, şimdi altımda hepten pestil oldu valla. Zaten kendimi eve atar atmaz, hemen uzanan bi tip olduğum için genelde başımı koymak için kullandığım ama aslında ayaklarımın altından eksik olmayan yastığın rengini ben bile unuttum. Iyyyy kendi yastığımdan kendi midem bulanıyor valla. Hani daha önce biri çıkıp "terim ve saçlarımdaki kepek bi yastığın rengini bu hale getirir" deseydi inanmazdım. Ama artık kendim şahit olduğum için inanıyorum.
Lan bide yüz havlum var. Ayyy allahım yüz havlusu demeye bin şahit lazım. Banyodan çıktığımda duş havlusunun yumuşaklığına alışamadığım için, yüz havlusunu götümü, sikimi, taşşağımı falan kurulamak için kullandığımdan dolayı, o da beyaz rengini kaybedip sarıya çalmaya başladı. Gerçi onu da evde çamaşır makinası olmadığı için, haftada bi gün koca karı rolüne bürünüp çamaşırlarla beraber duştan sonra elde yıkıyorum ama temizlik falan nerdeeee. Duştan sonra havluyla kurulanıp yıkıyorum da, elbiselerimi falan bazen sırf su faturası fazla gelmesin diye daha duştayken, yani üzerimdeyken kendimle beraber yıkıyorum. Lan bide elbiselerle beraber yıkanırken, elbiseler öyle bi ağırlaşıyorlarki dersin altlarında ezileceğim. Hani böyle karabasan derlerya, öyle bi ağırlık çöküyor üstüme. Böyle elbiseler, karabasan olup, beni aşşağı çekiyorlar resmen. Ama tabii onlarla beraber yıkanırken güzel şeylerde hissediyorum. Mesela sırf elbiselerle yıkanırken kendi kendimden tahrik olmuyor da değilim. Valla giyinik halde duşa girip ıslanmaya başladığım ilk anda, sikim falan kalkıyor taş gibi oluyor maşalla. Sonra zaten dayanamıyorum, suyun altında fermuarı açıp sikime öyle bi asılıyorumki o andaki orgazm gerçek bi sevişmenin bile kat kat daha fazlası oluyor. Ama tabii boşaldıktan sonraki o salaklık yapmış olduğunu düşünme hissini fazla takmamak lazım. Yoksa bi daha giyinikken biraz zor duşa girersiniz.
Ya neyse onu bunu geçiyim de, bu ay bi numaralar yapıp kiralarımı ödedikten sonra ilk işim eve çamaşır matinesi almak olacak. Çamaşır makinasını eve atıp çalıştırınca, otisitik çocuklar gibi karşısına geçip saatlerce izlemeyi de düşünmüyor değilim. Böyle o dönsün, bende karşısında zevkten kare, üçgen, altıgen falan olayım.
Ya neyse onu bunu boşverin de, sanırım ben koca bi çöplük olmak yolunda ciddi adımlarla ilerliyorum. Ama ne yapıyım seviyorum böyle yaşamayı falan. Düşünsene ooohhh eve geliyorsun çorapları bi kenara, pantolonu bi kenara atıyosun. Tişörtü ne yapacağını bilmiyosun ve sikin taşşağın açık o yana bu yana dolanıp duruyorsun. Gerçi bu elbiseleri bi kenara atma işleri sonrasında, bazı sabahları çorabın tekini önceki gece yapılan makarna tenceresinin içinden falan çıkabiliyor ama olsun. Sonuçta çoraplı makarna diye de bir şey var bu dünyada. Lan bide, yıllardır yalnız yaşıyorum hala makarna yapmayı öğrenemedim ona yanarım. Makarna yapmak için, tanıdık, eş dostu, sağı solu arayan bi ben varım her halde. Hatta bi keresinde de "makarna nasıl yapılır" diye daha 2 gün önce tanıştığım bi piçi aramıştım. Makarna yapımını adım adım tarif ettikten sonra adam bana "ben seni 2 saat sonra tekrar ararım, eğer telefona cevap verirsen iyisin, telefona cevap vermezsen ölmüşsündür. O yüzden adresini ver ambulans falan yollarım" demişti. Bende sırf adamı atlatmak için "tamam, şimdi text mesaj olarak kaydediyorum, bi fenalık hissedersem, gözlerimi kapamadan hemen önce adresimi sana mesaj atıcam" demiştim.
Sonra baktım, bi türlü makarna yapmayı öğrenemiyorum, öyle gelişi güzel yapıp "yemeye çalışıyorum".
Yemeye çalışıyorum diyorum, çünkü yaptığım makarnayı köpeğin önüne bıraksam o bile yemeyip beni; ana bacı, kardaş bırakmadan siker atar bi kenara. Ama bunlar bi yana, en güzeli de yumurta yapmak. Böyle alıyosun eline 2 yumurta, kırıyosun tavaya, alıyosun ekmeğii banıp banıp yiyosun. Ohh maşallah değmeyin keyfime. Zaten ne yersen ye gideceği yer ve çıkacağı yer aynı değil mi?
Ama şimdi bunları yazarken düşündümde bunların hepsi yalnızlıktan kaynaklanıyor lan. Zaten "yalnızlık; evin kapısını anahtarla açmaktır, mutfağa gidip 2 yumurta kırmaktır, 1 ekmeği 2 günde bitirmek" değil midir?
İnsan hep böyle yalnız yaşayınca, evde düzen mi kalır, bi sikim mi kalır.
böğğ iğrençsinn
YanıtlaSilAhahahahha çok komiksn yaa :D Artık çoluğa çocuğa karışmanın vakti gelmiş yoksa ki kendi çöplüğünde geberip gitcen :D
YanıtlaSiluzun zamandir takip ediyorum seni,begenerekde okuyordum ama su yazi varya hic samimi gelmedi bana ne bileyim digerlerinden farkli biseyi var,sanki sen yazmamissin ya da sirf yazmak icin dogru olmayan seyler siralamissin ne bileyim iste yazayim dedim samimiyet diyorum i ihhh
YanıtlaSilçocukken komşumuzun çamaşır makinesi vardı; ben onu izlemeye giderdim, sonra peder bey halime acıdı da bizim eve de bi tane aldı :)
YanıtlaSil1 paket makarnayı 8-10 dk kaynar suda pişir, pişerken 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ koy ki birbirine yapışmasın, 10 dk'yı geçirme yoksa hamurlaşır hiçte güzel olmuyor, makarna dediğin diri olmalı; aldante usulü. indirmeden bi kaç dk öncede 1 çay kaşığı tuz atabilirsin; abartmadan, arada bir karıştır. sonra o makarnayı süz, soğurken de yine arada bir karıştır ki, kalıp gibi birbirine yapışmasın. 3 çeşit yapabilirsin;
-yağa yumurta kır, makarna ile karıştır; salçalı felan. toz kırmızı biber ile de pişirince daha bir salçalı görünüyor makarna ama sen deneme ayarı kaçarsa o makarna yenmez!
-sarımsaklı-yoğurtlu-mayonezli karışımı yiyeceğin kadarına karıştır.
-balık ve mısır konservesi ilave edip 3-4 gün boyunca soğuk salata şeklinde de yiyebilirsin. 10 yıldır kimseyi zehirlemedim.
afiyet olsun kirloş! ;)
@Adsızlar kendinize isim alsanız, veya isimlerle yazsanız ne hoş olur varya. Neyse efendime söyliim, şu "samimi gelmedi" diyen "adsız" sen dinle; bu yazıyı canım sıkkınken yazdım, sırf yazmış olmak için yazdım, sırf burda bulunsun diye yazdım. Hani farklı zamanlarda yaptığım şeyleri bir araya toparlayarak yazdığım için sana "samimi gelmemiş" olabilir. Normaldir. naaapıyım.
YanıtlaSil@karakedi asdadasdasda kopardın beni. Ayrıca makarna tarifin için sağol =)
YanıtlaSiladsiz-canada diyeyim ozaman isimsizlere kiziyormussun ya,amacim seni yermek yada kirmak degildi-degil,madem oylesine yazmissin ne yapacakmissin don birkez daha oku yazdiklarini niyemi;neden yalnizim,kimse beni sevmiyor,uzun sureli beraberligim olmuyor,niye kimse beni iplemiyor,kirayi veremiyor,camasir makinasina dunyayi kurtaracak adam gozuyle bakiyorsuna cevaplar bulacaksin...nerde ,nasil yasarsan yasa seni birileri gozetliyormus gibi ama yasa;ozaman kendine vermen gereken degeri verirsin,sen kendini sevmiyorsun ki baskalarida seni sevsin kendine verdigin deger kadar bekle umutlarini,hayallerini,bu yazidaki gibi igrenc bir yasam ve birisi olmazsin dimi....kendini sev
YanıtlaSilhaha bayıldım şu yorum penceresine bunu sokmayı nasıl becerdin anlatsana aba altından sopa ha. ay ne diycektim ben
YanıtlaSil@adsız-canada he canım he sende haklısın.
YanıtlaSilsayende kıyafetlet duş da yaptık :D
YanıtlaSilöpüyorum alt dudagından...