Dün, ofisten bi arkadaşla, davet edildiğimiz bir yere gittik. Yer dediğimde öyle böyle bi yer değil. Nişantaşının ortasında bi otel. En üst katında tanıtım toplantısı gibi bir şey yapcaklar. Biz ilk atlayan keklerden olduğumuz için, gittiğimiz de, orada organizasyon sahibesi ve sahipleri, müzik icra edecek olan adamlar ve garsonlar dışında etrafta gezinen kimse yoktu. Gerçi yolda çocuğa böyle acele etmemizin boşa çıkacağını anlatmaya çalışmıştım ama, baktım çok heycanlıydı ve habire ''geç kaldık, geç kaldık'' deyip duruyordu, bende bu yüzden fazla ses etmemiştim. O yüzdenden olay mahaline ilk intikal edenlerden olduk.
Organizasyonun saati davetiyelerde 19:00 da başlayacak diye belirtilmişti. Ama gel görki, zaman ilerledikçe gelen kimse yoktu. Zaten böyle olaylarda geç gitmek adettendir onuda iyice onaylamış olduk. Neyse işte aradan bi yarım saat falan geçmiştiki millet daha yeni gelmeye başladı. İşte bilmem hangi ünlü şey, hangi ünlü yazar, hangi ünlü eleştirmen ve bilmem Türkiye'nin en ünlü bilmem neleri falan filan, böyle ortalığa falan doluşmaya başladılar. Arkadaşımda böyle hep sevdiği yazarlar falan filanla karşılaşınca, nerdeyse heyecandan kalbi götünden löp diye düşecekti. Zaten kalbi götünden düşmese, ben onun adına kalbi duracak diye korkmaya başlamıştım. Neyse işte bu böyle ilgi alanlarına göre sevdiği ünlüleri görmeye başlayınca ''lan gidip tanışıyım, aramızda sadece 3-5 metre var'' demeye başladı. Bende biraz gazladım ''git tanış'' falan diye ama, benim gazım anca bana yetiyordu. Çünkü oruçlu olduğumdan iyi gaz veremiyordum.
Oruçlu olmam neysede, bide önceki gece sahura da kalkmamıştım ve çok açtım. Nah zaten gündüz de, susuz köpek gibi dilim dışarda geziniyordum. Millet şarapları falan tadıyor, gelen geçen garsonların tepsilerinden bir şeyler atıştırıyordu, ben bi bardak soğuk su bile içemiyordum aq
Hele birde masalarda bırakılan doğranmış hıyar, havuç, minicik domatesleri falan hiç saymıyorum bile. Tabii çerez ve arada ellerinde çeşitli kanepeler midir nedir? işte onlarla tepsi tepsi gezinen garsonları da saymıyorum. Arkadaşım hemen bi kırmızı şarap aldı içmeye başladı. Bide çereze dadandı, arada ince uzun kesilmiş, hıyar, havuç alıp soslara falan bandırıp yiyor, bende onun ağzının içine bakmamak için boğazın manzarasını falan izliyordum.
Sonra kendi kendimi sakinleştirdim ve zaten her halükarda yarım saat sonra ezanın okuyacağını ve ondan sonrada hepsinden aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar zıkkımlanabileceğimi düşünerek durdum. Sonra ne oldu, rahat rahat zıkkımlanabildin mi derseniz? Ne yazıkki zıkkımlanamadım. Resmen hevesim kursağımda kaldı. İt gibi kala kaldım ve zaten 1 saat sonra dayanamadım çıktık.
Çıkmamızın sebebi de; işte ufak bir konuşma oldu, sonra herkes yine toplanıp zıkkımlanmaya başladı. Bende o arada saate baktım, dedim tamamdır ezan okudu artık bende zıkkımlanabilirim. Ama nerde, lan elimi atıyorum dilimlenmiş hıyara, sonra sos'a bandırıyorum ama nerde doymak. Havuç desen yine aynı, çerez desen zaten millet tabakları boşaltmıştı. Yemin ederim oraya gelenlerin hepsi benden açtılar. Nah alkol falan filan beleşdi diye, kimse su içmiyordu. Gerçi böyle davranan adamlarada hak vermiyor değilim. Çünkü ben garsondan 3 defa su istedim, her defasında ''emredersiniz'' deyip gitti, dönmek bile bilmedi. Sonra her defasında elinde tepsiler, içinde kanepeler dolanırken gördüm. Ama her defasında böyle yapınca, dedim ulan acaba bende şarap marap mı istiyim ne yapıyım.
Zaten çok kızdım, içimden küfür falan ettim piçe. Oruspuçocuğu bi bardak su getirmedi piçoğlupiç. Arkadaşımla bu konuyu biraz çekiştirip, daha uca doğru gittik. Boğazın güzelim manzarasına bakarak, ince doğranmış hıyarları sos tabağına bandırıp yerken biraz kendimizden falan konuştuk. Sonra benim açlığım hıyar ve havuçla dinmeyince çıkmaya karar verdik. Boğaz manzarasına karşı ince dilimlenmiş hıyar yemekde çok komik ya neyse.
Ah ben bilsem böyle aç kalcam gelirmiydim oraya, ah ben bilsem davetliler benden aç ilk geldiğim dakkalarda orucumu bozmazmıydım, ah ben bilsem su vermeyecekler 50 kuruşuma kıyıp dışardan su alıp gelmezmiydim. Ah ulan beni aç bıraktınız şerefsizlerrr.
Neyse işte zaten fazla durmadık aç olduğumdan dolayı arkadaşımı ara ara sıkıştırdım ve hemen çıkıp City's'e gittik. Orda marmaris büfeye girip, dilli kaşarlı salamlı falan bi tostla, bide limonata istedik. Biz öyle güle oynaya yedik falan, sonracığıma kalktık hesabı öderken az kalsın kalbim durcaktı. Lan tamam biliyoruz pahalılığı, ama yani bu kadarda olmazki. Lan adambaşı 8.5 lira ödedik. Ben o parayla 2 öğün yemek yerim lan. Ya tamam abarttım bi öğün yerim ama yani parmak kadar tosta ve kıçı kırık bi bardak limonataya 8.5 lira zoruma gitti lan. Götümü sikseler bu kadar canım yanmazdı.
Sonra baktım geceyi arkadaşımla sürdürmeye devam etsem, sürekli aç kalcam. Bende laylaylom yaparak konuşmaya başladım ve ne yapacağını sordum ''arkadaşımla buluşucam'' dediği gibi ''iyi öyleyse ben kaçıyım, hadi sende kendine iyi bak'' deyip elimi uzattım, tokalaşıp ayrıldık. Zaten oda biraz sosyetik, böyle entel mentel bişi. Valla çocukla gezsem açlıktan ölcem. ayrılmakla en iyisini yapmışım, gittim bi esnaf lokantasına bi tabak salçalı makarna, bi tabak böyle yoğurtlu patatetesli, patlıcanlı yemek, bi tabakda mantarlı, domatesli, biberli, bezelyeli (aslında bu yemeğin içinde bi tek potinlerim yoktu) falan bi yemek aldım, oturdum güzelce yedim. Lan o kadar aç gözlülükle almışımki tabakları yarıladım ki, bi baktım doymuşum. Allam orucun ilk gününde dediğim gibi sen kimseyi açlıkla imtihan etme, olmayana ver, yediğimizinde yerini hemen doldur. Sübhaneke amin.
"Paranla rezillik" kısmını suşi yemek için gittim bir japon lokantasında yaşadım. Orada verdiğim paraya hala yanarım.
YanıtlaSilsu her halde basit geldi garsona, fazla halktan bulmuştur seni.
avrupai havalarda alaturka rüzgarı gibi olunduğunda başa geliyor bunlar.
Aslında böylelerine-alaturka bir kenara- inadına arabesk olmak lazım...
:)) ahahahaha geçmiş olsun sanada.
YanıtlaSilsu basit gelsede sikimde değil, susuzdum ve suyun yerini hiç bi şiy tutmuyor. Kendisi basitmiş, götümün kenarı :)))
ne avrupai-ne alaturka anlarım, canım ne isterse onu yaparım :) tabii abartmadan kendi tadımda :))
bu arada bir şiir yazdım, adadım sana, gördün mü görmedin mi bilmem ama hatırlatması benden. Bana kimse şiir adamadı hayatımda demeyesin.
YanıtlaSil:) çok tenkyu
YanıtlaSileline yüreğine sağlık piç.
Çokda güzel olmuştu. Saol ;)
benden de tenkyu, öptüm ;)
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilbizim işyerinde de karılar formumuzu korucaz diye bütün gün yoğurt ve herbalife diye bi zıkkım yiyolar. sonra açlıktan sinir hastası olup herkese sarıyolar habire :D
YanıtlaSilO kadınlardan biz de bol var :))
YanıtlaSil