Ne birini bağıra çağıra sikmem, ne "acaba sikilmek nasıl bir şey. osbir esnasında çok kudurup kendini parmaklarkenki gibi mi? yoksa gerçekten bi kere verdikten sonra, artık hep vermek isteyecek kadar zevkli mi?" merakımdan dolayı kendimi bağırta çağırta siktirmem, ne de yıllar önce abimin karımı sikmek istediğini yükseks sesle, açıkça, mertçe, hiç çekinmeden rahat rahat yüzüme söylemesi ve aradan 12 yıl geçse bile hâlâ lafının arkasında durması...
Bunlar ve diğerlerinin hiçbiri, ablamlar tarafından da, şimdi ben hastayken ve hâlâ tedavimin devam ettiği şu günlerde evden kovulmak, kovulduğumda ise gidecek bir yerim olmadığı için yüzsüzlük ederek kalmaya devam etmek; tek can acıtıcı gerçek bu. En sert gerçek bu. Hayat işte bundan ibaret...
Bu aralar evde soğuk bir savaş var ve savaşın taraflarından biri olan ben, 2numaralıabim tarafından evden "kimse seni buraya getirmedi, burda zorla tutan da yok. niye gitmiyorsun" denilerek sürekli kovulup duruyorum, ablamlar tarafından "geldiğinden bu yana bize rahatsızlık veriyorsun, rahatımızı kaçırdın" sözleriyle kapı dışarı ediliyorum.
Abimin söylediklerini siktir edin de, (çünkü o zaten bana kötü davranıp beni yıldırıp kaçırtarak, benden kurtulmaya çalışıyor ve bende bunu fark ettiğim için inadına inadına ablamlarla yaşamaya devam ediyor, abimin inadına hiçbir yere kıpırdamıyor, evde yiyip içip sıçmaya devam ediyor ve o geldiğinde de onu, karşımda olmasına rağmen görmezlikten gelip, adeta o yokmuş gibi davranarak onu çıldırtıyorum), ama onu takmasamda, ablamların 2numaralıabimin gazına gelerek geçen gün söyledikleri bana fena şekilde koydu...
Aslında gördüğüm onca şey ve yaşadıklarıma göre, bu duyduklarımın koymaması lazımdı ama koydu işte.
Artık onlara nasıl güvenmişsem, uzaklarında olmama rağmen onlara nasıl bir sevgi beslemişsem, onlardan böyle cümleler beklemiyordum.
Lakin şimdi anlıyorumki; şok olmamak, orda karşılarında donup kalmamış olmak için beklemeliymişim...
Onlarında bi parça et ve bi bardak kan'dan ibaret, basit birer canlı olduklarını ve bu basitliklerinden dolayı da güce tapındıklarını ve 2numaralıabim ne derse öyle davranacaklarını, öyle konuşacaklarını beklemeliydim, bilmeliydim...
Ablamlar 2numaralıabim'in gücüne boyun eğip, ona tapınarak onun düşüncesinde olduklarını yüzüme yüzüme söyledikleri günün gecesinde gurur ve kibrime yenik düşerek valizlerimi topladım ve sabah İstanbul'a dönmeye karar verdim. Ama ne olduysa oldu ve bu konuda acele etmemeye, zaten 2numaralıabim'in isteğinin de bu olduğunu, yani beni kendisi defalarca açık açık evden siktir etmesine rağmen, aslında benim onu siklemediğimi ve söylediklerini takmadığımdan emin olunca ablamları bana karşı dolduruşa getirip; beni en duygusal yanımdan vurup yıldırarak, eskisi gibi gurur ve kibrime yenik düşürerek gitmemi sağlamaya çalıştığını düşündüğümden kalmaya karar verdim.
Kalmaya karar verdim ama ablam ve annemlerin yaşadığı o evde de, bana karşı takındıkları tavır yüzünden kalamazdım ve bundan dolayı; kendimce daha iyi bir çözüm yolu bulmuş olarak doğup büyüdüğüm gecekondu evimize taşınmaya karar verdim.
Hem sürekli yıldırıldığımdan dolayı "hayır siz kovmuyorsunuz! ben bizzat kendim gidiyorum" diyerek, ceplerimde sadece gurur ve kibrimle yola çıkıp vardığım çok uzaklarda, onlarsız ve hatta adeta kimsesiz bi şekilde yaşayarak, elime; göt ve yarraktan başka ne geçti ki? HİÇ...
ve zaten yarrak ve göt'de bi yerden sonra bayıyor.
(İnsan bi zaman sonra yarraksız ve götsüz bi hayat yaşamak isteyebiliyor. Ben galiba şu an o moddayım.)
Ailem içindeki bu yeni gelişmeleri ve gecekonduya taşınma kararımı, burda yaşamakta olan ve ailesiyle hemen hemen benim yaşadığım sorunların aynısını yaşayan bi arkadaşıma anlattım ve o da bana karşılık olarak;
-Çok iyi bi karar vermişsin. Çünkü seni tanımama rağmen, eğer olurda bu hasta halinle kalkıp İstanbul'a gidersen, herkes seni suçlar ve derlerki "bu zaten hep böyle boş bi hayat yaşamaya alışmıştı. Ailesi ona sahip çıkıp hastalığıyla ilgilenmesine, ona sahip çıkıp yanlarına getirmiş olmalarına rağmen, o burda ailesiyle kalmadı, biraz toparlanınca yine nankörlük ederek çekti gitti. Valla açıkçası seni tanımama rağmen, gidersen ben bile böyle düşünürüm. O yüzden sakın gitme, burda kal. O eve de 1-2 parça eşya al orda yaşamaya başla. Mahalledekiler de "ailene rağmen neden bu gecekonduda yaşadığını" sorarlarsa, hiç utanıp çekinmeden açık açık "ailem beni evden kovdu. gidecek yerim yok, bende burda yaşıyorum" de gitsin.
Bak sana yine söylüyorum; hatta şimdiki bu durumu, şimdiye kadar onlarla olan yaşamını bi savaş gibi gör. Vallahi billahi gidersen savaşı kaybedersin ve herkes, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonraki her olumsuz şeyden de seni sorumlu tutmaya devam edecek. O yüzden çekilen siktirleri yut, kimseden bir şey beklemeden burda kendi başına bi hayat kur.
Zaten sen kaldıkça, kalmaya devam ettikçe millet gerçekleri öğrenmeye başlayacak ve bu yüzden de sürekli dedikodu yapacaklar. Bi yerden sonrada bu dedikoduları bırakıp direkt onlara laf söylemeye başlayacaklar ve diyeceklerki "yazıklar olsunki, o kadar mal mülkün içinde hasta bi kardeşlerine sahip çıkamayıp dışarı attılar." Bu dedikodular ve laflar sürekli tekrarlanınca, sizinkilerde bi yerden sonra dayanamayıp mutlaka ayağına gelecekler. Ama bunların gerçekleşmesi için senin sabretmen, pes etmemen, bi yere gitme deliliğinde bulunmaman lazım. Hani seni onca yıl çalıştırmalarına rağmen, "bu mal mülkde hakkın yok" diyorlar ya, herkes biliyorki hakkın var. Zaten şundan emin ol ki; eğer varsada inan Allah'a hakkını ancak böyle alabilirsin. Bunun başka bi yolu yok. Ha bir de sen, gecekonduda yaşarken sana her "eviniz var, neden burda yaşıyorsun" diye sorana da, evden kovulduğunu ve ablanlar dahil hiç kimse tarafından evde istenmediğini de açık açık söyleyeceksin ki millet sen ve onların dedikodusunu yaparak onlara daha fazla baskı yapsın. Sen beni dinle, oraya çeki düzen ver, biraz sabrederek orda yaşamaya başla."
Onun tüm bu ve daha buraya yazamadığım uzun uzun akıllı ve olgunca söylemleri bana çok mantıklı geldi ve kafama da tam oturdu. Bu yüzden geçen hafta gidip evi temizledim ve tamda o günlerde Öküz Herif 3numaralıabim'le anlaşmış olarak, bana sürpriz yapmış halde buraya gelince, ona da olayları özet geçtim ve hatta o da bunun doğru bi davranış olduğunu "dinsizin hakkından imansız gelir" diyerek destekledi.
Öküz Herif'in geldiği ilk gün onu gördüğümde, abimin yanında dayanamayıp ağlamıştım ve sonra toparlanınca şehir turu attık. Şehir turundan sonra annemlere de en azından "selam"laşırlar diye düşünerek götürdüm. Eve gittiğimizde herkes "hoş geldin" muhabbeti yaptı ve biraz oturduktan sonra kalkıp 3numaralıabim'in evine gittik. (çünkü evden kovulduğum günden bu yana onda kalıyorum ve eşide, başka bi ilde yaşamakta olan annesine misafirliğe gittiği için, ev bize kalmış durumda)
Ertesi gün bir iki arkadaş ziyareti yaptıktan sonra, ilaçlarımı almak için Öküz Herif'le annemlere tekrar gittiğimizde, annem beni mutfakta, dolaptaki ilaçlarımı toparlarken yalnız yakaladı ve "adama söyle artık evine gitsin" dedi. Bi an şaşaladım ama sonra hiçbir şey demeye gerek duymadan "tamam" deyip, ilaçlarımı aldığım gibi mutfaktan çıktım.
Öküz Herif'in yanına gittiğimde ona "annemin onu istemediğini" ve "evine gitmesini istediğini" söyledim. Şaka yaptığımı sandı ama son günlerde yaşadıklarımın özetini geçince inandı.
O şok olmuş haldeyken kalkıp evden çıktık ve sokaklarda biraz gezdikten sonra, doğduğum gecekonduya götürdüm onu. "bu son olaylardan dolayı, bi kaç parça eşya alıp artık burada yaşamayı düşünüyorum" dedim ve o da bana hak vererek "iyi yaparsın. ama eve çok eşya alma sakın. hatta sadece bir odaya halı, çekyat, masa al yeterli. mahalledekilerden neden burda yaşadığını, soran olursa da hiç çekinmeden her şeyi açıkça anlat. hem zaten sen anlatmasan bile insanlar kendi kendine "ailesi var, mal mülkleri var, karısı var, çocuğu var ama bu adam tek başına burda böyle sefil bi halde niye yaşıyor ki?" diye sorup, kendi aralarında konuşurlar" dedi.
Söylediklerinden dolayı ona da hak verdim.
Evet, artık yıldırıldığım için yüzlerce km ötelere kaçıp gitmek yerine, 500-600 metre uzağa yerleşmek daha mantıklı. Hem madem psikolojik bi savaştayız, bu sefer gururuma yenik düşüp kaçmayacağım. Hatta kibrimin son damlasına kadar meydanda kalıp savaşacağım.
Böylece gurur ve kibrimden eser kalmayınca, savaşı da elbet ben kazanmış olacağım. Çünkü bu savaşta sadece bedenimle var olamayacağımı üzülerek anladım. Artık bir imansız olarak, dinsizlerin hakkından gelmeyi, birde bu şekilde deneyeceğim...
Öküz Herif ise dün sabah gitti. Annemin söylediklerine çok üzülmüştü ve gerçekten burda bi kaç gün kalma hevesi de hepsi kaçıp gitmişti. Ona kusura bakmamasını, zaten beni de istemediklerini ama inatla kalmaya devam edeceğimi tekrar edip durmuştum. O da karşılık olarak "olsun. sıkma sen canını. mahalleye yerleş ve bunların hakkından bu şekilde gelmeye bak. oğlunun annesi de, senin ailende anlasınlar ne bok yediklerini" diyerek beni destekledi.
Önceki gün evin su ve elektrik işlerini hallettim. Şimdi de bir iki parça ev eşyası bakıyorum. Bi kaç güne kadar 2-3 parça alıp eve yerleşeceğim. Belki de asıl savaşım şimdi yeni başlıyor.
Son yorumumu yayınlamadığın için bir daha mesaj atmayacaktım. Savaşmak istiyorsun ama durumun kendini sokan bir akrep misali... Savaşma artık affet ve kendi yolunu bul.
YanıtlaSil-Kusura bakma "kocaeli'nden kadınsı full pasifim.
Silbursa'dan full aktifim. numaram 05xxxxxxx hemen arayın. her zaman yerim var."lı vb yorumları yayınlamıyorum. Bunlar dışındaki tüm yorumları ise tabiki yayınlıyorum. Spam'e bile baktım gelen başka yorumun yok.
Blogger'da bazen sorun olabiliyor, benim geçen günkü "öküz "herif"li yazım silinmiş. sonradan farkettim. senin yorumda blogger kaynaklı gelmemiştir diye düşünüyorum.
-daha önce savaşmıyordum ve hep affedip, su misali kendi yolumda akıp geçtim. ama geriye dönüp baktığımda bir insan olarak, su misali yaşamanın kendimize hakaret olduğunu anlamış bulunmaktayım. çünkü hayat hep bir mücadele ve ne yazıkki mücadele etmemek, ahlaksızlara alan açmak ve ahlaksızların güçsüzler üzerinde daha fazla baskı kurması, onları daha fazla sömürmesi için, ahlaksızlıklarını haklı görmelerine neden olduğunu düşünmeye başladım. o yüzden bir süre; yanlışa yanlış diyerek, ahlaksızlarla mücadele ederek yaşamaya devam edeceğim.
-hem biliyorsun; her orospu kendi kapısının önünü süpürürse, mahalle tertemiz olur.
Deneme
YanıtlaSilyorum olmuyor. denemek
YanıtlaSil