Bi sebebi yok işte. Sürekli kavga edip duruyoruz. En ağır küfürler
bile hafif kalıyor artık. Yumruklarımız henüz kendini göstermedi. Ama
eli kulağındadır, yakında yanaklarımızda veya karın boşluklarımızda çıka
gelir.
Birbirimizi seviyor muyuz, yoksa üzmek için mi devam edip
duruyoruz anlamış değilim. Öyle işte yani, kavgalarımız eksik olmuyor
ve biz iki normal insandan çok çok uzaklaştık.
Artık
normal bir konuşma hiç yapmıyoruz. Ağzımızdan çıkan her söz
karşımızdakinin canını daha çok yakmak için var. Artık dış
görünüşlerimize taktık. Ben onun göbeğine küfürler savuruyorum, o ise
benim martı kaşlarıma. Ben onun götünün şekilsizliğinden dem vuruyorum o
ise benim koca burnumda girip, çirkinliğimden çıkıyor. Ben onun aç
gözlülüğünden dem vuruyorum o ise benim bi baltaya sap olamayışımı
yüzüme yüzüme çarpıyor. Ne yapıyım yani, okuyup adam olamadım, ama o da
okuduğu halde pek adam olmuş değil. Zaten okumakla adam olunsaydı,
serdar ortaç şu an cumhurbaşkanı olmalıydı.(bu arada cumhurbaşkanları adamdan sayılır mı?)
Geçen gece Öküz Herif'le sokaklardan birinde sürterken yine durduk yere kavga ettik. Konu neydi, şu an onu bile hatırlamıyorum. Kesin o da hatırlamıyordur. Zaten hatırlasa ne olacakki, hangimizin haklı olduğunun ne önemi var. Hangimizin üstte olduğunun ne önemi var. Sonuçta kavga ettik ve farklı yönlere siktir olup ayrıldık. Oysa böyle olmamalı, böyle yapmamalıyız, hayatı kendimize zehir etmemeli güzel güzel yaşamalıyız diyoruz. Ama işte sadece demekle kalıyoruz, gerisi tek sikimlik bir şey..
Bizimki siktiri boktan bir şey işte. Anlatsan anlatılmaz, yaşamaya
kalkışsan etrafı bok götürmeye başlar. İki ucu boklu değnek bile halt
etmiş yanımızda. Ne yapsak elimizde kalıyor, güzelliğe dair bile olsa ne
yapsak yanımızdan vız diye geçip gidiyor. Belki de en iyisi ikimizden
birinin ölmesi.
Yoksa birimizden biri hayattayken ötekinin aklı hep onda
olacak, aklı hep ondan yana çalışacak ve en son aklı yerinden çıkacak.
Karmaşık bir şey bu. Yani tam intiharlık, yada cinayetlik bir şey.
Geçen ciddi ciddi düşündüm bunu; keşke bana "seni seviyorum" dediği an kalp krizi geçirip ölse de artık kavga etmesek, ya da ben ona "seni seviyorum" desem ve o an başıma meteor düşse de geberip gitsem ve o beni; son olarak ona "seni seviyorum" demişken hatırlasa.
Ama yok işte, her seni seviyorum deyişlerimizin en fazla 2 saat sonrasında koca bir fırtınanın içinde buluyoruz kendimizi. Artık sadece haklı olmak için, haklılığımızı belirtmek için ağız dalaşına girmiyoruz. Oysa bana kalsa her şeyi siktir edip kaldığım en güzel yerden devam eder giderim. Ama o öyle değil. Küçük bir şeyi kafasına takıp bunu sürekli yüzüme çarpıyor.
Geçen gün yine böyle saçma sapan bi konuşma esnasında "ya benim patrondan zam istedim, zam yapmadı. eğer yapmazsa işten çıkıcam" dedim, o da bana dönüp "eğer işten çıkarsan, sakın ola benden bir şey bekleme" dedi. O böyle söyleyince başım bi anda zonklamaya başladı. "Ne yani işten çıkıp sana yük olcam mı" dedim de, böyle söylüyorsun" bile diyemedim. Öyle ne diyeceğimi şaşırmışken bi kaç saniye o halde kala kaldım ve sonra saat gibi gelen o bi kaç saniyenin ardından duymamış gibi yapıp sıradan bir konu açıp konuşmaya başladık.
Hani bugüne kadar ondan daha bi kuruş para almışlığım olmadı, istemedim de, öyle bi imada bulunduğumu bile hatırlamıyorum. Ki gün oldu 3-4 ay kira ödeyemediğim zamanlarda bile ona böyle bir şeyden söz etmedim. Onun hiç haberi bile olmadı. Ama şimdi böyle, aniden lafa girip "sakın ola benden bir şey bekleme" demesi fena koymadı değil.
Neyse zaten bi kaç gündür konuşmuyoruz yine. Bakalım bu sefer ne olcak.
Valla bugün bütün gün oturdum bütün yazılarını roman gibi okudum artık gözlerim monitöre bakmaktan şaşı oldu.Süpersin ya
YanıtlaSilSikine takmadığın an her şey yoluna girecek.Evet bu artık öküz heriften haberdar olamayacağımız anlamına geliyor zira bu mekan sikinde olanlar ile ilgili ama söz konusu senin sağlık ve mutluluğun olunca varsın bizim de ondan haberimiz olmasın.Ne anasının amı varsa onu görsün.
YanıtlaSilBiz bencil okuyucular değiliz kardeş.Mutlu olacaksan bizi düşünme...
Twitter Takipçin-Yanan Yansın
herhalde bir çok okuyan kişi muhtemelen kendinden bir şey bulduğu gibi kendisini de aynadaki kabak gibi özdeşleştirip hatalarını araştırabiliyor yazında. bitmeye yüz tutan ilişkinizin temelinde birbiriniz ile karakter uyuşmazlığı yatıyor. muhtemelen ki bi kaç ay kira ödeyemediğine göre ya kısıtlı da olsa paranın doğru yönlendirmeyi bilmiyor veya hayatı gelişi güzel yaşıyor veyahut da gece hayatı ve masraflarından fedakarlık etmiyorsun. parayı sevmiyorsun yani. ama partnerin muhtemelen daha eli sıkı ve geleceği her zaman planlayan biri. bu yüzden de en büyük korkusu bu konuda endişe duymayan birinin hatalarını yüklenmek. neyze zaten karı koca değilsiniz öyle bir sorumluluğunuz yok. sizin ilişkinizi ayakta tutanın seks olduğunu varsayıyorum, ki öyle muhtemelen, bu yüzden de ayrılmak için seks için uyarılar bulunduran kısımlar yerine defolarınıza yüklenerek ayrılık için mazeret köprüleri yıkmakla meşgulsünüz. tabii ki ayrılacaksınız, bunun kaçarı yok, yeni birini bulamasanız bile muhtemel bir araya kısa aralıklarla geleceksiniz ama birbirinizi eleştirmekten uzaklaşacaksınız çünkü arkadaş olacaksınız. arkadaşlar birbirini çok eleştirmez ama iki arada da seks yapacağınız için tatlı da olabilir bu arkadaşlık. taa ki hayatınıza biri girdiğinde gerçek bi ilişki olduğundan birbirinizin yeni ilişkisini baltaylayacak bir varlık kaldığınızı anlayana kadar. dip not: okuyan kişi adam olsa serdar ortaç cumhur başkanı olurdu demişsin, serder ortaç okumuş üniversiteler bitirmiş biri değil, yanlış kişi örnek gösterilmiş oluyor:)))
YanıtlaSilçok ağır bi söz lan. o ne demek lan. ne o.
YanıtlaSilbi keresin de annem birbirlerini çok sevenler çok kavga ederler demişti...ve adsızın parasal yöndeki yorumlarına katılıyorum
YanıtlaSilbir şey söyleyecegimm ama çook sonra...
YanıtlaSilSevgilim,
YanıtlaSilyetimim benim,
aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken
kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan
ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı
kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların
Sevgilim,
yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının
Murathan Mungan