-->

11 Mayıs 2017

Ben bu tür şeylere yabancı değilim. Erken yaşta öğrendim bunları.
6 yaşında abim beni internet cafeye götürmüştü. o zamanlar Bağcılar'da yaşıyorduk. Yani en büyük abim daha polis tarafından öldürülmemişti.
İnternet cafeye bi girdik, abim gitti masalardan birine oturdu. bende kenarda oturdum 50-60 tane bilgisayara ve önünde oturmuş, porno izleyenlere bakıyordum. Çok tuhaf gelmişti, ama normal gibiydi de.
Yani biliyorum bu tür şeyleri. Öyle yaşımın şimdi 21 olduğuna bakma sen.
ben 12 yaşında falandım bi adamı siktim.
O zaman bizimkiler yeni iflas etmişti. Abimi de bi polis öldürülmüştü zaten. Bizde para kalmayınca 10 çocuk etrafa dağıldık. 5 erkekten 4'ü kalmıştı. Ben en küçükleriydim yaşım 12'ydi. Taksim'de su satıyordum.
Orda bi tane daha sucu vardı. Yaşı büyük bi adamdı. Bana köşede duran ihtiyarı gösterip "bak bu veriyor" dedi. "nasıl" dedim "veriyor işte"
-iyi de ne veriyor
-götünü veriyor
-harbi mi
-valla. istersen git söyle. 50 liranı alır ama" dedi.
Biraz düşündüm. Cebimdeki parayı eve vermemeye karar verdim. Gittim adama "param var" dedim. Adam tamam dedi. Yaşlıydı. 60 yaşında falandı. Bindik otobüse Balat'ta inip evine gittik.
Bi kaç sefer siktim, çıktım geldim.
Yaşım 12'ydi ama iyi çakmıştım.

ben her işi yaptım biliyon mu? biraz da yapmak zorunda kaldım. benim için her şey kötü başladı. sonra kötüye de gitti. dilimin altında et olduğu için konuşamıyordum. okulda hep sınıfta bıraktılar. kimse özürlüler okulundan bahsetmedi. babamın atölyesi vardı. abimin büfesi vardı.
abim deliydi biraz. babama, arkadaşı şaka olsun diye ensesine vurmuş. abimde görmüş bunu. koşmuş gitmiş dükkandan döner bıçağını almış gelmiş adamı tek bulduğu bi köşede parça parça etmiş. adam ölmemiş. zar zor acile yetiştirmişler. bi kaç ay sonra kendine gelip hastaneden çıktığında "biraz para verin köyüme gideyim orda yaşayayım, sizden de şikayetçi olmam" demiş. Babam da tutmuş adama para vermiş ve adam köyüne gitmiş. Şikayetçi de olmayınca abim hapisten çıkmış. Babama demiş ki "biri sana şakaylada olsa el kaldıramaz"

hep böyle olaylar oluyordu zaten. bi gecede kürdün biriyle bi köşede karşılaşmışlar. abim zurna sarhoşmuş. bu kürtte tutmuş buna küfür etmiş "ne biçim erkeksin, bu ne hal" falan. bu da sarhoş kafayla "trabzonluyum senden erkeklik öğrenmem" demiş.
bi o laf söylemiş bi bu söylemiş. abim bakmış lafla olacak gibi değil. demiş "haklısın. gel sana bi çay ısmarlıyım." adam da kabul etmiş, bizim rahmetli de tutmuş bunu büfeye götürmüş. içerde sakladığı döner bıçağını çıkarmış bunu doğramış.
bi kaç saat sonra kendine geldiğinde bakmışki etraf kan gölü, adam yerde can çekişiyor. tutmuş taksiye attığı gibi hastaneye götürmüş, acile bırakmış. çıkarken polis molis gelmiş. tartışmaya başlamışlar.
bizim rahmetli iyice diklenmiş. çekilin lan şurdan demiş. kavga büyümüş. bu ben gidiyorum demiş acilin dış kapısına doğru yürümeye başlamış. polislerde de sürekli dur diye bağırıyormuş. bu da ateş edemezsiniz lan, deyip bunlara basmış küfrü. acil falan hepsi boşalmış, millet etrafa saklanmış. polislerden biri buna yaklaşmış kimliğini çıkar, kimsin nesin öğrenelim demiş. bizim rahmetli de buna inanmış, elini arka cebine uzattığı anda polis tutmuş buna sıkmış.
öldüğünde, cesedinden 5 tane mermi çıkmış.
-e siz dava falan açmadınız mı?
-açtık. babam her türlü test yaptırmış. her türlü raporları almış. ama buna rağmen mahkeme polisi suçsuz bulmuş.
-ne yaptınız polisi vurdunuz mu?
-yok. polisin yerini değiştirdiler. en son bi kaç yıl önceydi. erzurum mu, antalya mı öyle bi şey dediler. oralara güya sürgüne gönderilmiş. sonra bizimkiler de polisin peşini bıraktılar. abim öyle 2004 yılında öldü gitti.
-yazık olmuş." dediğimde ona baktım. hemen atladı öptü beni. aradan 31 dakika geçmişti:

biliyor musun? okuma yazmayı bilmiyorum. ama matematiğim iyidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.