-->

28.12.2025

evarkadaşı aradım buldum

İki gün önce, ikinci bi ev arkadaşı aldım eve. Böylece kira yükümü sıfırladım ve hatta, önümüzdeki aydan itibaren 4.000 TL ekstra gelir sağlamış oluyorum. Ona kendi odamı verdim, bense salona yerleştim. Odayı L şeklinde saran gardrobu kısa kolunu o kullanıyor. Çünkü 2 orta boy valiziyle yalnız geldi ve abi ben şurayı kullanayım dedi. Hemen atlayıp kabul ettim.
2 gün önce aldım dedim ama aslında, geçen ay evarkadaşı .com 'da verdiğim ilan sonrası gelip evi görmüş, tanışmış, şartları vs konuşmuştuk ve o da aradan geçen 1 aylık ofiste yatma kalkma olaylarından sonra işte şimdi gelip yerleşti. 
İyi bir çocuk. Bi teknoloji uygulaması yapmaya çalışan 3 kişilik ekiplermiş. Odtü Teknokent mi ne öyle bir şeyde açık ofis modeliyle çalışıyorlarmış.
Henüz 24 yaşında ama kafası pırıl pırıl, zihni karışık değil ve bir çok tanıdığım genç insanlara göre daha net hedefleri var (az önce geldi, ne yaptığımı sordu, ona blog tuttuğumu söyledim. ne abi yoksa beni mi yazdın? deyince evet ama daha yeni yazdın dedim ve buraya kadar olan kısmı okudum :) güldü.
Ona adımı vermeden, bu blogu 16 yıldır tuttuğumu ve blog sayesinde hayatımdaki gelişmelerden kaba taslak bahsedip "aslında sende blog tut. böylece, deneyimlerinden başka insanlarda yararlanacak. bir çok sorunu yazarakyazarak daha iyi görecek, kimsenin yardımına gerek duymadan kendi kendine çözecek böylece zihinsel gelişimini de hızlandırmış olacaksın" diye uzata uzata blog tutmak konusunda bi çok şey anlattım. sonra da konuyu kapadık.


23.12.2025

Basın Açık Laması


Yazmayı seven ve hatta yazarken eğlenen biriyim.
Sonda söyleyeceğimi de şimdi söyleyeyim; Blogda yazdıklarımın tamamını yaşamadım, yaşamıyorum.
Yazdıklarımın içinde; arkadaşlarımdan dinlediğim kendi anıları, çevremden duyduğum konuşmalardaki güzel cümleler, başlarından geçmiş veya başkalarından duydukları kısa anlatılar, birinin başından geçmiş ve onu sevindiren-üzen olaylardan etkilendiğim için buraya yazmaya karar kıldığım şeyler de var. 
Ama yazarken, sanki yaşanılanları bizzat ben, şahsen kendim zat-ı alim yaşıyormuşum gibi hissettiğimden, bazen onları iyice eğip büküyor, bazen sadece nasıl yaşanılması gerekiyorsa o hale sokup öylece geçiyorum. Çoğu şeye arada kendi yaşadıklarımı da katarak ve bokunu çıkarırcasına abartarak yazmak da beni rahatlattığı için o şekilde de yazdığım olmuyor değil.
Ve açıkçası  yapacak daha iyi bir şey olmadığı için, oturup tüm saçmalama haklarımı kullanırcasına yazıyorum. Başka türlü de yazamıyorum.Zaten bence abartmak, dünyanın en güzel şeyi. harikası.
Ve son olarak; eğer sizde acı veya tatlı anılarınızı benimle paylaşarak, ilerleyen günlerde (2-3 gün sonra veya 3-5 yıl sonra bile olabilir) yazılarımda yer almasını isterseniz hayaterkegi@gmail.com'a mail atabilirsiniz. Sevgiler. Saygılar ve diğer ler-lar.

15.12.2025

cehenneti hak etmek

bu sikik şehir hayatımız, kulaklarımızdan eksik olmayan kornalar, ağızdan düşmeyen yarrak yerine somurulup duran elektronik veya kağıt arasına sıkıştırılmış tütünlü sigaralar, elimizdeki ayfonlar, kucağımızdaki laptoplar tabletler, siktiğimin soğuğunda bile giydiğiniz için traşsız amınızı gösteren süper mini etekler, zahmetsiz ve hep hazır duran içecekler, az önce pişmiş ekmekler, 50 kilometreyi çabasız bir şekilde 10 dakikada aşmalar, kulak larımızdaki lıklar, her güne ayrı kıyafetler, renk uyumu yakalansın diye aldığımız ayakkkkkk kabılar
ne bu şimdi?
ne bok yiyoruz bu herkese özel 1+1 evlerde tek başımıza?

keşke çoğumuz 300 yıl önce falan yaşasaymışız ve tarlada sabana sürecek öküzü olmayan köylünün tekinin sabanına koşulsa bazılarımız.
bazılarımız da binlerce yıl önce piramitlerde yarım ekmek için akşama kadar taş taşısaydı.
olmasaydı ayfonlarımız, like'larımız, kravatlı vesikalık fotoğraflarımız, küçük bi ekrana hapsedilmesine rağmen hep gülen suratlarımız. olmasaydı işte. öylece yaşayagitseydik cehennemin veya cennetin dibine.