-->

21 Haziran 2017

bu ay aldığım yeni ev arkadaşım hakkında bir iki şey

Geçen hafta, daha önce tanıştığım bir gay arkadaşı, yeni ev arkadaşı olmak üzere evime aldım. Yani bu seferki ev arkadaşım, önceki ev arkadaşlarımın aksine, erkeklerle yatan bir erkek.
Böylece gay ev arkadaşı edinmeme yeminimi de bozdum. (gerçi böyle bir yeminim yoktu, ama gay ev arkadaşı almamaya özen gösteriyordum. malum, herkes gibi bende içten içe homofobik bir homoyum)

Geçen onunla, sağdan soldan, havadan cıvadan, kıldan tüyden şeyler hakkında konuşurken, gay ev arkadaşı almama konusunu ona da "ya aslında gay ev arkadaşı almamaya dikkat ettim hep" dedim ve bunun üzerine o "ya allah seni inandırsın, aslında bende hep gay ev arkadaşlarından kaçtım. zaten bugüne kadar da hiç gay ev arkadaşıyla aynı evde kalmadım" dedi.

O böyle söyleyince ben kendimce nedenlerimi;
"gay olsun veya olmasın gibi bir takıntım yok. ama daha önce bir iki sefer gay arkadaşlık sitelerinde, ev arkadaşı ilanı verdiğimde, ilana cevap verenler adeta yatağa girecek birine bakıyorlarmış gibi hep seks odaklı bir beklentiyle yazdılar ve bende bu yüzden, gay ev arkadaşı almaya tövbe ettim. bir de biliyorsun, biz gayler sürekli sikişiyoruz ve yaşadığımız yerler çok kısa bir süre içinde doğal kerhanelere dönüşüyor. sanırım bunu da sevmiyorum. hatta bu huyumuzdan nefret bile ediyorum diyebilirim." dedim.

güldü ve gülüşünden cesaret almış olarak devam ettim:
yani sonuçta ibneyiz diye, tavşanlaşmaya gerek yokki. iki erkek yalnız kalınca seks yapmak zorunda değillerki. ama bizim alemi biliyorsun. çok fazla seks yapıyoruz ve hatta yapmak zorundaymışız gibi yaşıyoruz. kendi cinsimizden biriyle tanıştığımızda, seks yapmacayacaksak muhatap bile olmuyoruz" gibi bir davranışla yaklaşıyoruz. ki bu da bana iğrenç geliyor.

cümlem üzerine ve zaten cümlelerimi kurarken o yine gülümsüyordu. cümlemin biteceğini ve artık gülümsemeyi kesip, konuşma sırasının ona geldiğini ses tonumdan anladığı için o şöyle konuşmaya başladı:
evet ya biraz öyleyiz. bunu bende sevmiyorum. bu yüzden gay arkadaşlar bile edinmiyorum. sanırım biraz tuhafız ve seks'e takıntılı olduğumuzun farkında değiliz. ya da kabul etmek istemiyoruz. bilmiyorum ve açıkçası bende bundan rahatsızlık duyuyorum...

onunla olan bu gizli homofobik tadında konuşmamızdan sonra, kafalarımızın hemen hemen aynı olmasına sevindim. yani sonuçta tanıştığımız her erkekle yatmak zorunda olmadığını bilen eşcinsel bir erkekle karşılaşmaktan uzun zamandır ümit kesmiştim.
zaten kalp, kanı sadece sike pompalıyormuş gibi yaşamak sıkıcı. oysa kalp, kanı beyne de pompalar. yıllardır tüm bilimsel veriler böyle diyor. ama hayat gay'lere farklı bir deneyim yaşatıyor. bu da ayrı tabii..

ev arkadaşım iyi bir çocuk. benden 2 yaş küçük. boyu ise benden 18 cm uzun. hafif cüsseli bir tip, ama spor yapmadığı için, vücudundaki yağlarının çokluğundan dolayı meme uçları aşağı doğru sarkmış. bazen atlet giydiği zaman alıcı gözle bakıp, onu seksi bulduğum olmuyor değil. ama hemen sonrasında omzundan sırtına doğru inen kılları gördüğümde, soğuyuveriyorum.

burnu ve ağız yapısı da hoş. konuşurken sürekli ağzından tükürük sıçratıyor ve bu yüzden ilk günlerde yaptığım tükrük banyolarından sonra çok fazla yakın olmamaya özen gösteriyorum. o konuşurken ben genelde salonun öteki ucunda oluyorum ve böylece o konuşurken ağzından tükürük sıçrasa bile, ben göremeyeceğim için yüzü de kızarmamış oluyor.

onun dışında esmer bir teni var. çok tatlı ve insanda, hemen dokunma hissi veren bir esmerlik bu. gözlerinin hafif şehlasından dolayı da, sempatik bir hali var. kirli sakal da yakışıyor piçe. hafif kırlaşmaya başlayan saçı, sürekli gülmeye hazır duran yüzüyle, insanda güvenilir, zararsız ve iyi biri intibası yaratıyor. bu iyiye delalet.

eğitimli biri de. daha önce okuduğu okulla ilgili olarak, 2 yıl öğretmenlik yapmış ama sonrasında yapmak istediğinin öğretmenlik olmadığına karar verip istifa etmiş. sınavlara girip istediği bölüm olan ingiliz dili ve edebiyatı'nı kazanmış ve şimdi o bölümü okuyor. ingilizcesi çok iyi olduğu için de, okul okurken, aynı zamanda ingilizce dersleri de verip, ailesine yük olmadan kendi hayatını yaşayıp gidiyor.

ailesi dedim de, babası bir kaç yıl önce ölmüş müslüman bir inşaat amelesiymiş. annesi ise bir yahudi. babası ve annesinin tanışması ise; babasının, annesinin evlerinin inşaatında çalışmaya başladıklarında tanışmışlar. yani teeee 35-40 yıl önce falan.

annesi ve babası birbirlerini ilk gördüklerinde hemen aşık olmuşlar ve gizli gizli buluşmaya başlamışlar. sonra evlenmek istediklerinde, bunu ailelerine söylemişler ve aileler karşı çıkmış. çünkü biri müslüman aile, diğeri yahudi aile. iki aile de birbirlerini istememişler ve çocuklarının birbirleriyle konuşmasını, buluşmasını yasaklamışlar. bir süre sonra çocuklar bakmışlarki, aileleri ikna edemiyorlar, onlar da evden kaçmışlar. her iki aile de bunları reddetmiş ve böylece onlar da kendi hayatlarını kurup 5 çocuk dünyaya getirmişler. çocuklardan en küçüğü, işte benim ev arkadaşım.

annesi, kocası öldükten 1-2 yıl sonra müslüman olmuş. yahudi'liği sevmiyor ve saçma yahudi inançlarının bir çoğunun, müslümanlığa da karıştığını gözlemlediği için, gerçek müslümanlığın yaşanılmadığının ve hatta müslümanlık inancı diye yaşanılmakta olan bir çok ibadet'in yahudilik kaynaklı olduğunu dile getiriyormuş.

çocuklarını da bu yüzden yahudi olarak değil, kocasının gerçek müslümanlığı yaşamasından dolayı, müslüman olarak yetiştirmiş. diğer çocukları bilmiyorum ama ev arkadaşım olan çocuğu, gerçekten müslümanlığı araştıran ve araştırdıktan sonra kendine müslüman demeye başlayan biri. son bi kaç yıldır bende müslümanlığı kur'an kaynaklı öğrenmeye başlayan biri olarak söyleyebilirim ki; onunla islam'a olan bakış açımız da aynı.

bu arada sevmediğim yönlerinden biri de sadece ingilizce kitaplar alıp okuyor ki buna sinir oluyorum. türk edebiyatına hiç ilgisi yok ve hatta "hiç olmayacak"ını da söylüyor. çünkü onu çeken şey ingiliz edebiyatı. özellikle ilk eserlere bayılıyor.

ibranice, fransızca, ingilizce, biraz da ispanyolca ve ana dili türkçe de olmak üzere 5-6 dil biliyor. bu çok güzel bir şey. onunla gurur duyuyorum :)

4 yorum:

  1. Sokrates bir gün...şaka şaka 😅😅

    YanıtlaSil
  2. sevgili hayat erkeği...seni yaklaşık kaçyıldır takip edip ilk defa bir tıkırtı yapmak istedim...o kadar çok okudum ki seni okuma zehirlenmesi geçirdim desem yeridir...bazen aklıma o ünlü reklam geliyor sana söylemek için ...o kadar değişik o kadar güzel eebiyat parçalıyorsun ki çok oluyorsun...senin de dediğin gibi seni okurken çoğu zaman kalbim her iki organıma kan pompaladığı gibi götüme de pompalıyor ve bu rezil hayatı sıçasım geliyor...çok çok öpmek isterdim seni ama arkadaş epey bi tükürüğe boğmuş bi süre öpüşmeyeceğini düşünerek sadece yarın ki bayramını kutlamak ile yetiniyorum...kendine popüler davran...bi ara ekranların yeşil kertenkelesi reha muhtar gibi kapanış yapmak istiyorum sana BAZI GECELERİMİN GÜZEL KURŞUN KALEMİ KENDİNİ DÜZGEÇLERDEN KORU(yazar burda kalemtraş demek istiyor)şimdi rehanın sözü ile kapatıyorum...kendini sev her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan....)..bana şöyle seslenebilirsin ismim şu olsun..hani yazarken kırılan kalem uçları var ya hiç önemsenmeyen halbuki çoğu şeyi yazdırdığı halde hemen unutulan uçup giden yerlere düşen işte o benim..kırılan uç adım

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir bayram kutlaması oldu. Teşekkürler, senin de ramazan bayramın mübarek olsun.

    YanıtlaSil
  4. Çok minnoşsun sen yaa inşallah mutlu olursun canım

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.