-->

18 Temmuz 2013

kafası güzeldi, o da çok güzeldi, gece de çok güzeldi. emin değilim ama; sanırım bende güzelleştim.

bugünlerde tanıştığım herkes bana koca bi yarraktan ibaretmişim gibi davranıyordu ve bu yüzden ölürcesine hoşlandığım adamın telefonlarına da artık cevap vermiyordum. çünkü o da sadece yarrağa ihtiyacı vardı diye beni arıyordu ve ne yazıkki ben de onunla olan ilişkimizi; eğer onu sikmeye devam edersem, o da zamanla bana aşık olur diye devam ettiriyordum. oysa çoktan anlamıştım; birini sikerek kendinizi sevdiremezsiniz.
evet ten uyumu önemliydi, evet yarrak insanın içine girdiğinde insanın içi kıpır kıpır oluyordu ama ya ruhu? ruh uyumu nerde kalmıştı. sadece yarrağa ve sikecek göte ihtiyacın olduğunda birini aramanın, samimiliği güzeldir. ama içtenliği konusunda pek emin değilim.
hem zaten ben; bana kimsenin et muamelesi yapmasını da kaldıramıyorum. çünkü bu hareket, insanı aşşağılamakta en fazla ileri gidilebilen durumlardan biridir.
sahi söylesene; karşındakini sadece koca bi yarraktan veya götten ibaret görmenin nasıl bir açıklaması olabilirdi ki?
işte son günlerde hep böyle oluyordu; tanışıyoruz, gülüyoruz eğleniyoruz ve sonrasında ben karşımdaki insanlar için yalnızca; ihtiyaç anında aranacak  koca siklinin teki olup çıkıyorum.

işte bunları düşünüp kendi kendime triplere girmiş, bu yüzden saat gecenin 01:00'i olmasına rağmen evden çıkmış, galata kulesinin etrafını dönüp duruyordum. 3üncü tavafımda dayanamadım açtım appler'den birini ve en yakınımdakilerden birine "iyi geceler" dedim ve anında yanıt geldi "iyi geceler"

sonra başladı muhabbetimiz. ne yapıyorsun, nerdesin?'ler.
cevap olarak "bol can sıkıntısı var ve bu yüzden sokakta amaçsızca geziniyorum" dedim. güldü.
"sen nerdesin?" diye sorduğumda barda olduğunu söyledi, "sen de gelsene" deyince "olur" dedim ve onun bulunduğu bar'a gittim. zaten profilinde fotoğrafı vardı, bu yüzden onu bar'da görür görmez tanıdım ve yanına gidip elimi uzattım. merhabalaştıktan sonra, acemice sarılmaya kalkıştık. nasıl sarılacağımızı bilmediğimiz için kafalarımız çarpıştı. güldük.

aslında acemilikten değildi, birbirimizden fena hoşlanmıştık ve heyecandan elimiz ayağımız götümüze girmişti. ağzımı görmeliydiniz, sevinçten kulaklarıma kadar açılmıştı. onun ağzı da kulaklarındaydı ve birbirimize bakıp bakıp gülümsüyorduk. tanışmamızın 3üncü dakikasındaki sırıtışlarımızdan birinde, kulaklarımıza varmış olan ağızlarımızı toparlamak için küçük sımsıcak bir öpücük kondurduk dudaklarımıza ve hemen geri çekildik, ama ağızlarımız hala kulaklarımızdaydı ve böyle giderse, gecenin sonunda ağzım sevinçten yırtılabilirdi.

yanıp sönen renkli sikindirik ışıklar, gelip çarpıp geçenler, arkadaşına söyleniyormuş gibi bize söylenip duranlar derken, birbirimize sarıldık. sonra başını hafifçe geri çekip; dudağımın en sağından, yani tam bitiş çizgisinden öptü ve geri çekilip "çok tuhaf ya, hiç böyle hissetmemiştim. ama hap attığım için olabilir" dedi. oysa ilk cümlesi yeterince güzeldi. devamını getirmesine hiiiç gerek yoktu. ama olsun, devamını getirmişti ve benden hoşlandığını saklama gereği duyarak; hap aldığı için böyle davrandığını söylüyordu. güldüm ve "şu an ne aldığın sikimde değil. senden çok hoşlandım ve içim içime sığmıyor" dedim. gülerek "yaaaa ama yapma böylee" dedi ve o cümlesini bitirince bu sefer beraber güldük. gülüşümüz bitince uzun gelen bir kaç saniye öpüştük. sonrasında da sırf öpüşecek birilerini aramadığımızı belirtmek için, sıradan konular hakkında konuşmaya başladık. daha doğrusu konuşmaya çalıştık. ama konuşamadık. sonra dayanamadık susup, birbirimizin gözlerinin içine baktık.

"hadi bana gidelim. sarılıp uyuruz. belki en fazla seni öpmeye kalkışırım" dedim. güldü ve "tabii tabii sarılıp uyuruz" dedi. oysa ciddiydim. ona yatakta sarılmak istiyordum ve uzun zamandır hiç bu kadar sarılarak uyumak istediğim başka kimse olmamıştı.

ben aklımdan bunları geçirmeyi bitirmişken sarıldı bana. bende sımsıkı sarıldım ona. benden taş çatlasa 10cm uzundu ve küçük bir göbeği vardı. ayak parmaklarımın üzerinde yükselip aradaki boy farkını kapatıp başını boynumun altına aldım ve ben onun saçlarını öperken, o da boynumu koklamaya başlamıştı. dayanamadım. ben de onun kokusunu içime çektim. çok güzel ter kokuyordu.

sonra bar'dan çıkıp bana geldik. güzel bir gece geçirmeye başladık ve gece boyunca hiç uyumadık, sadece öpüşüp durduk ve bir de bazen sanki ilk defa karşılaşmışcasına, aniden birbirimize sarılıp sarılıp durduk. dudaklarımızdan “ya ama sen çok tatlısın"lar kanatlanıp havada uçuştu. bir müddet sonra yorgunluktan yere düştüklerinde çoktan öpücüklerimizle ıslanmış oluyorlardı.

bi ara sustum baktım gözlerine. karanlıkta birinin gözlerine bakmak ne zormuş yaw. kapkara kirpiklerinin arasından seçtim küçük küçük parlayan göz bebeklerini. öpmeye kıyamadım bu sefer ve bende yanağını sağ elimin işarek parmağının tersiyle yavaşça okşamaya başladım “ne güzel seviyorsun öyle" dedi. utandım. zaten iltifat edilince hep utanırım ben. bu yüzden sussun diye dudaklarından öptüm.

sonra o an ezan okudu. acaba yarın oruç tutmayacağım için allah beni cezalandıracak mı diye düşünmeye başladım. sevdiğini öpmek bence sevap olmalı, o yüzden oruç tutmamanın günahını, sevdiğini öpmenin sevabıyla karşılaştırdığımızda elde sıfır kalıyordu. bu bahaneyle içim rahatladı ve kendi kendime gülümsedim. gülümsemem küçük bir çocuğun yaramazlık yapıp, yaramazlığını saklamak istediği andaki gibi şımarık bir kıkırdamayla kendini belli edince, ne oldu diye söylendi, hiç dedim. peki dedi. peki dedim. sarıldı bana. o böyle samimi bir şekilde küçük bir içtenlikle kocaman kocaman sarılınca, içim biraz tuhaf oldu. dayanamadım ve saniyesinde bende sarıldım ona.
çıplaktık ve üşüyebileceğimizi söyleyip çarşafı üstümüze çektim. çarşafın altına sığmak için çırpınırken iyice sokulduk birbirimize, bacaklarımızı bacak aralarımıza attık bir kaç dakika süren öpücükten sonra, ayrılıp bir daha bakındık birbirimize. dayanamadık gülümsedik. ama “bu kadar tatlı olmamalıydık" da.
bu son cümleyi o söyledi. bende “olmalıyız" dedim.

sonra güneş doğdu, saat ilerledi ve benim işe gitmem gerekti. kalkıp giyindim ve işe gitmek zorundayım dedim, o ise “ama gitme, ya" dedi. tamam dedim, soyundum ve yine sarılıp öpüşmeye başladık. sonra zaman biraz daha geçti, bende kendime geldim ve işe gitmem lazım diye özür dileye dileye giyinip, koştura koştura onu yatağımda büyük bir bensizlikle bırakmış halde işe geldim. patrona hasta olduğum için işe geç kaldığımı söyledim, geçmiş olsun dedi. hastalığımın ne olduğunu sormadı bende kara sevda olduğunu söylemedim.

gün içinde mesaj attı; üstünü giyinip, yatağı toplamış, kapıyı öylesine çekip çıkmış. her şey yolundaymış. bir tek beni özlemiş.

yani durum şu ki; cidden güzel bir geceydi ve gece boyunca hiç uyumadık. sadece durduk yerde aniden sarılıp sarılıp öpüştük. çünkü o kadar güzeldik ki; birbirimizi sikmeye kıyamadık

11 yorum:

  1. leyla ile mecnun birbirine kavuştuğunda işitme ihtimalimin olduğunu düşündüğüm söler bunlar.

    leylanla ya da mecnununla amaaann ne fark ederki birsiniz artık .

    kendinle mutlulklar

    YanıtlaSil
  2. Oha yaa cok sevindim, umarım bu ilişkin harika olur; su an sizi o kadar kıskandım kii :))

    YanıtlaSil
  3. ahh bunları 2 saatte okuyamadım her cumleden sonra hayal kurmaktan olsa gerek senin adına sevindim:)daha sonra neler oldugunuda yaz

    YanıtlaSil
  4. kıyamadın mı :) yav romantik romantik gidiyorduk yazıda, sonunda patlattım kahkahayı :) du bakalım, belkim iyi gelir sana ilişki, yaz ama haa, ölürüm valla meraktan.

    Allah mutlu etsin seni

    YanıtlaSil
  5. ya bu çocuk ne yapsa "hadi yürü", "valla çok iyi" diye her şeyi destekliyorsunuz. fesüpanallah. ya hayaterkeği, nazar değiyor, yazma buraya hemen, hemen anlamlandırma, sal ucunu biraz, bi bak bi yaşa, sonra yazarsın.

    çok sevindim valla. :p

    YanıtlaSil
  6. işte hayata böyle lezzetler lazım!

    YanıtlaSil
  7. musmutlu olmak lazım fırsatını buldukça

    YanıtlaSil
  8. musmutlu olmak lazım fırsat buldukça

    YanıtlaSil
  9. çok güzel çok tatlı anlatmışsın :) içim bi hoş oldu garip bi duygu kapladı beni :)

    YanıtlaSil
  10. Yaaa, çokkk muhteşem ama bu...
    Tam olarak aradığım şeyi kelimesi kelimesine yazıya dökmüşsün... Yıllardır tam ihtiyacım olan şeyi... Yazıyı kaç kere okudum, her cümlenin üzerinde kaç kere durdum bilemezsin... :)))

    Ya, abiler, enişteler, çıkmaz mı aranızdan aynen bu yazıyı hayata geçirmek isteyen biri, benimle :))

    Ha? Ha? :))

    YanıtlaSil
  11. Bende istiyorum boyle musmutlu olmak..

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.