-->

27 Mart 2021

yara izi

yaralandığında, yani öyle sikimsonik bi şekilde terslendiğin manitaya duyduğun aşk acısı veya "kaç gündür kimseyi sikemedim bari 3 kuruşa, köşedeki gariban travestiyi sikerek rahatlayayım" deyip gecenin bi yarısı, sırf travesti diye ağzına geleni söyleyerek salça olduğun dönmeden yediğin tokatın etkisiyle canın yandığında falan değil, hayatın doğal akışı içerisinde, yani her şey güzel güzel akıp geçerken ve sen hayatın bu basit güzelliğine kanıp önüne gelenle gülüp eğlenerek günlerini boşa harcarken, her şeyin tam ortasında eğlencenden alakasız bi şekilde hastanelerden birine yatırılıp, acilen yapılması gereken bi ameliyat sonrasında bedenin ciddi bi yara aldığında, bir yerlerin çok ama çok acıdığında, işte o zaman gerçekten çaresiz, gerçekten çok aciz bir canlı olduğunu anlıyorsun.

bugüne kadar yediğin boklar, sevdiğin insanlar veya nefret ettiklerin, sikini soktuğun o boklu delikler, az önce işediği için henüz kurumamış amcıklar, ardlarından koşmazsan hayatının aşkını kaybedeceksin sanarak nefes nefese peşinden koştukların, sırf "seni seviyor sandığın için" daha o ilk anda, hiç düşünmeden hemen oracıktaki pis kuytuda altına yattıkların, seviyorsun diye her fırsatta üstüne çıktıkların, üstünden hiç inmek istemediklerin, can ciğer olduğun kankalar, kankitolar, kankişler, cicişler mişler mişler ve mışlar.
işte bunların hepsinin yalan dolan olduğunu, günlerdir sırf acı çekme diye bir hastane odasında uyutulduğunun farkına vardığında anlıyorsun.

orda yatakta sadece allah'ınla beraberken, bilincin tamamen açılıp ara ara uyanıp acınla nasıl baş edeceğini düşünürsün. Çünkü artık "acın acımız" değil, acındır. Artık bildiğin, kendi kendine öğrendiğin veya bi şekilde öğretilmiş tüm gerçeklere ACI adında biri daha eklenmiştir. Ve bi kaç gün sonra anlarsınki, aslında tek gerçek var o da ACI'dan başkası değil. Bu anlamlandırmadan hemen sonra tekrar uyuya kalırsın ve bir kaç gün sonra tekrar gözünü açarsın. Bilincin senden bağımsız bi şekilde iyice açılıp saçılmıştır. Etrafı görmeye, insanları incelemeye başlamışsındır. Sana sorulan sorulara cevaplar verirsin, ama aslında yaptığın şey; seslere karşılık olarak, ses çıkarmak dışında bir şey değil.
Bir dakika, sahi kalabalığın içinde bir kaç tanıdık yüz mü var, yoksa 2 haftadır orda öylece yatıyor olduğun için herkes tanıdıklaştı mı? Sahi ne yapıyorsun burda ve haftalardır neden burdasın? Unuttun değil mi her şeyi?
Zaten son bi kaç yıldır unutkanlıların çoğalmıştı ve bunun farkında olduğun için de kendince "sadece yaşayıp geçiyorum" sandığın için çok önemsemiyordun.
Hem yaşadıkların çok önemli olsalardı unutmazdın değil mi? Unuttuğuna göre, aklında yer edecek kadar önemli şeyler yaşamadın. Bu yüzden hepsi unutulmayı hak etmişlerdi ve sen neyi unuttuğunu bile çoktaaan unuttun. 
Yani aslında "belki bi ihtimal önemli olacaklar diye yaşanılması gerekir" diye bedeninin o yer yer pis, yer yer anlam yüklediğin için güzel olduğunu sandığın şeyleri yaşamasına izin vermişsin ama aslında önemsiz oldukları için de unutmuşsun. Hem zaten artık geçmiş çoktaaaan geçmiş gitmiş. Şimdi sürekli uyutulduğun bu küçük yatakta, önemli şeyler hatırlasan ne olacak. hiç.

Oysa bilirsinki; kötü de olsa hatırlamak güzeldir. Şimdi ise neyi yaşamış olduğunu bile bilmeden, öylece tavandaki lekelere anlam yüklemeye çalışarak kendini oyalarsın. Ama olmaz. Oyalanamazsın ve bu yüzden; gerçekte hangisini yaşadın, hangisini hayal ettiğin için şu an yaşadığını sanarak aslında yaşamadığın şeylerin ne olduğunu anlamaya, anladıktan sonra ayrıştırmaya çalışırsın. Ama yok işte. bak hepsi birbirine karıştı.
"güzel düşün, güzel yaşa" diyenlerin de canı cehenneme. çünkü kafan şimdi fırtına yeri. içeride soğuk sert bi rüzgar her şeyi birbirine iyice karıştırarak parçalamakta. ve sen, kafandaki fırtınadan habersiz yatağının kenarına ilişmiş insanlara gülümsemek zorundasın. fırtına devam ediyor. her şey un ufak olmakta. fırtınadan, sen dışında hiç kimsenin haberi yok. o yüzden yöneltilen "nasılsın"lara, mecburen "iyiyim"lerle karşılık verirsin. yeni görevin bu. artık "iyiyim" senin selamın olmuştur, olmak zorunda. 

bi kaç gün sonra iyice kendine geldiğinde fırtına dinmiştir. bir odanın içine hapsedilmiş gibi küçük bir dünyan vardır ve senin yıllarca kaçtıklarından bi kaçı. tanıdık yüzler, aslında gerçekten tanıdık.
ve anlarsınki; sahipsiz olarak getirildiğin hastanede, artık sahipsiz değilsindir. Kaçtıkların, bi kaç gün önce gelip can çekişen bedenine sahip çıkmışlardır ve sen bunu anladığın o son karede artık herkesin gözyaşları sel. 

o anda, içinden bi yerden, sadece allah'ın duyabileceği bir sesle teşekkür edersin. allah razı olsun onlardan ve evet, acı çeken bedeninin bir sahibi olduğuna da işte o anda şükredersin. buna şükredeceğini hiç aklından geçirmemişken tekrar şükredersin. Teşekkür ederim Allah'ım.

2 yorum:

  1. Çok geçmiş olsun...Umarım iyisindir hayat erkeği..Bazen öyle birşey olur ki(bu kötü birşey olsa bile)çok güzel şeylere vesile olur...İnşallah senin için de öyle olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. amin. inşallah.

      güzel duan için çok teşekkür ederim.

      Sil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.