Devamı şurdan geliyor: http://hayaterkegi.blogspot.com/2016/01/2010-yl-yaz-aylarndan-bugune.html
"Ayy piç ya, resmen kaçış yok. Yine yakalandım" diye düşünürken bi anda "belki de kaderin cilvesidir bu" adında bi cümle aklıma geldi ve onunla olan konuşmamızın seyrini değiştirdim.
-ya üff senle uğraşamam. sanal seks bağımlılığın var. sanalcı malın tekisin. siktir git. bi daha da yazma.
-ya sus be. ne sanal seks bağımlılığı.
-öylesin ya. senle zamanıma yazık edemem. 5-6 yıldır internetten tanışıp kaldık. ne bok olduğunu da anlamadım. normal yazışmamızı bile her defasında getirip sanal seks'e bağlıyorsun.
-allah allah hâlâ sanal diyor. konuşma böyle ya
-ne konuşacam peki. birazdan muhabbetimizi "sikini yine göstersene"ye çekeceksin. sen bu sun, kabul et kendini
-ya değilim be, ne alakası var
- ee iyi de, insan 6 yılda tanışmaz mı? bi kahve içmeye fırsat bulamaz mı?
-yahu işlerim yoğundu, hem ben kuzenimle yaşıyordum, seni davet de edemiyordum.
-ben seni davet ettim. üstelik dışarıda da buluşabilirdik.
-ya üff be ne anlarsan anla
-zıkkımın kökünü anlıyorum." dedim ama bi yandan da aklım piçin gerçekte nasıl göründüğünde kaldı. Hayır yani tamam fotoğraflarda iyi de gerçekte nasıl? belki kaderin cilvesidir, biz böyle hep kavga ediyoruz, ama belki aramızda büyük bir aşk doğacak, modern zamanların çöplüğündeki mecnunlar olacaktık.
hem hazır bu günlerde Sarışın Piç'in acısı da geçmişken (Sarışın Piç'in acısı)ve kimseye ısınamıyorken onun böyle ortaya çıkması Allah'ın benim için yarattığı bir mucize olabilir. İyisi tanışayım ben bunla, bakalım ne olacak" diye düşündüm ve bu yüzden, konuşmanın seyrini şöyle değiştirdim:
-görmediğim biriyle yazışmak istemiyorum" dedim ve o dan diye düştü tuzağıma
-tamam hadi gel tanışalım.
-allah allah gel tanışalımmış. ben niye geliyorum? sen gel
-ben senin oturduğun yeri bulamam. sen her yeri biliyorsun. gelmen daha kolay olur :))
-hımmm. haklısın.
-haklıyım tabii be :)
-tamam geliyorum" dedim ve o adresi tarif etti, telefonlaştık ve çıktım.
Yolda "acaba aşık olur muyuz?" adında düşünceler tarafından ele geçirildiğimde, bi yandan da Sarışın Piç'den bu yana kimseye ısınamadığımı düşündüm. Yani içimde ciddi anlamda bir şeyler değişmişti ve şimdi Gözlüklü beni severde karşılık vermezsem ne olacak diye düşünüyordum. Bu düşünceler arasında onun verdiği adrese gittiğimde, zili çaldım ve onun kapıyı açmasıyla kafasının üzeri iyice seyrelmiş, yanları iyice açılmış, gözlerinin içi parlayan balık etli bi adamın mütevazi tebessümüyle karşılaştım.
İçeri buyur etti, girdim ve sanki 6 yıldır her gün görüşüyor muşuz gibi konuşmaya başladık. Allahım benim bu dilimi eşşek arısı sokabilir mi artık. Ayrıca şu ucuz esprilere de bi son versem iyi olacak. Zaten esprilerime zorla güldüğü de çok belli. Off şu an resmen ezik mod'da mağmayı turluyorum.
Aklımdan bunlar geçerken bi yandan da olayı komiklik yapılmayacak konulara getirmeye çalışıyordum.
Bu yüzden konuyu yine onun sanal alışkanlığına getirdim ve o anlatmaya başladı. İşte biz tanıştığımızda o da yeni İstanbul'a taşınmış, kuzeniyle yaşıyormuş, zaten o dönem büyük ameliyatlar geçirmiş, sonra iş bulup ona alışayım koşturmacasına girmiş ve aradan bir kaç yıl geçince de şimdi bir şirkette bilmem ne müdürü olmuş da çalışıyormuş, çok şükür işleri rayına koymuş, istediği maaşı alıyormuş falan fistan.
İşiyle ilgili konuşmayı sevdiğini fark edince bende uzun uzun sorular sorup onu daha çok konuşturdum ve o bi ara iyice gevşeyince, işiyle ilgili yaşadığı komik bir şeyi anlatmaya başladı. Anlatmasıyla içten gülmesi bir oldu ve ben o anda ona odaklanınca o içten ve aynı zamanda inanılmaz derece gıcık gülümsemesine baka kaldım.
Yemin ederim şu an karşımda olan kişi, hayatımda gördüğüm en çirkin gülümsemesi olan insan olabilirdi. Benden bile daha çirkin bir gülüşü vardı ve anlatmakta olduğu olay da komik olunca gülüşü hiç bitmiyordu. "Allahım şu çirkin gülüşe bak ya, offf bunu sevemem ben ya" dedim içimden ve pis gülüşüne bi daha odaklandım.
"ıyy çok çirkin gülüyor, dişleri de ufak tefek. offf gülüşü büyüdükçe dudaklarının etrafı hepten büzüşüyor. büzüştükçe de yanaklarında iki küçük gamze beliriyor" diye düşünmeye başladım ve onun gıcık gülümsemesine bakmaya devam ettikçe de o pis gülümsemesine hayran oldum.
Evet ya, az önce gıcık aldığım ve hatta midemi bulandıran gülümsemesi, şimdi içimi gıdıklıyordu.
Resmen 2 saattir muhabbet ediyorduk ve buna rağmen hiç yakınlaşmamışken, yakınlaşmak içinde aramızda bahane oluşmasın diye 100 kilometrelik koltuğun teee diğer ucunda otururken, şimdi bu gıcık gülümsemesi yüzünden uzanıp öpmek istedim.
Evet ya, üstelik kaç gündür Sarışın Piç yüzünden yaşadığım hayal kırıklığını ve o bir daha aşık olamayacağım hissini bile unutmuştum. Ama şu an Gözlüklü'yü tutup öperek boğmak istiyordum. Sırf böyle gıcık bir gülüşü yüzünden nasıl yelkenleri suya indirdim anlamadım.
Sonra dönüp seyrek saçlarına baktım, biçimsiz göt-göbeğine odaklandım ama yok olmuyor adamdan soğuyamadım. O arada kahvelerimizi içiyorduk ve dayanamadım elimdeki kupayı önümüzdeki sehpaya bıraktığım gibi tekrar Gözlüklü'ye doğru uzanıp dudağından öptüm. O da karşılık verdi ve anlattığı olaya devam etti. O devam ederken ben, onun elindeki kahve kupasını da alıp masaya bıraktım ve biraz daha yaklaşıp elimi omzuna atıp kendime doğru çekip yaslanmasını sağladım. O bana yaslanırken anlatmakta olduğu konuya devam etti ve bir kaç saniye sonra da tüm ağırlığını üzerime bırakırken "altımda ezilirsin" diye ekledi, ben de "105 kiloya 3 yıl dayandım. sen tahminimce 85 kilosun" dedim ve o "ahahah salak ya" deyip gevşedi.
Gevşediği anda da, onu iki elimle sarıp öpmeye başladım. Piç'i öptükçe, sanki daha tatlı oluyordu. Tatlı oldukça daha çok öpmek istiyordum. Böyle bir şekilde uzun uzun öpüşmeye başladığımızda, 5-10 dakika geçmişti ve o "hadi gel yatağa geçelim" dedi. O böyle dediğinde, yatak odasına doğru yürümeye başlamıştık ve ben daha 3 veya 4'üncü adımımda üzerimdekileri sağa sola atmış, anadan doğma kalmış olarak, onun ardından dal taşak bi şekilde yatak odasına girdiğimde, o henüz pijamasının ipini çözmeye çalışıyordu.
Bense sanki yüzyıllardır çıplak bi şekilde onu bekliyormuşum gibi sabırsız bir yüz ifadesiyle içimden "e hadiii" diyerek yatağın kenarına ilişmiş yeni gelin gibi oturup, onun üzerindekileri çıkarmasını beklemeye başlamıştım. 15-20 saniye sonra çıplak bi şekilde yanıma geldiğinde bi güzel öpüşmeye başladık ve kıyametin küçük alametleri belirmeye başladı.
Ağzımızdaki tüm tükürükleri değiş tokuş yaptığımızda sanırım aradan 1 saat geçmişti ve şimdi şampanya patlatmanın sırasıydı. Şampanyayı patlattığımızda onun bacakları omzumdaydı ve çok ağır olduklarını hissetmeye başlamıştım bile. Ama o henüz boşalmamıştı ve içinden çıkmamamı söyleyerek "az kaldı" diyordu ve işte o da şampanyasını göbeğine patlattı. İçinden çıkarken, kondomu kenardaki kağıt el havlusuyla pipimden alıp kenara attım ve yanına uzandım. O anda birbirimize bakıp "hehehehe" yaptık ve ben dayanamayıp onu öptüm.
Allah kahretmesin, eğer boşaldıktan sonra birini öptüysem bu ona vurulduğumun damgasıydı ve bunu saklayamayacaktım da.
Üstelik her şey o pis gülüşüyle başlamıştı ve ben şimdi onu öptükten sonra da o yine dudakları büzülmüş bi şekilde gülümsedi. Öyle de güzel gülümsedi ki piç anlatamam.
Sonra işte kalktık duş aldık, giyindik birer kahve daha içmeye başladık ve o anda iş arkadaşlarından biri onu "rakı-balık keyfi yapalım" diye arayınca da biz 1-2 saat sonra evden çıktık. Yolda konuşa konuşa ayrılacağımız noktaya geldikten sonra da "görüşürüz" deyip ayrıldık.
(Yazının devamı da gelir her halde ama ne zaman bilmiyorum)
sanırım galata köprüsünün üzerinden geçip giden kuşlar gibi, altından akıp giden deniz, üzerinde kayan gemiler gibi bu hayattan göçüp gideceğiz. geriye sadece kuşların boku, vapurun dumanı, denizin çöpü seninde blok'un kalıcak:D
YanıtlaSilGelecek nesiller; zaman değişmiş, kıyafetler ve yiyeceklerimizin biçimleri farklılaşmış olsa bile, yaşayacakları duyguların asla değişmeyeceğini bilmeliler. İnsan her şeyi değiştiriyor da, tüm hayal kırıklıklarına rağmen hislerini değiştiremiyor. bunu iyice öğrendim. ben de böyle bi malım :))
YanıtlaSilYaşı kaç bunun hayat erkeği?
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil33
YanıtlaSilBen senin en çok cinsel rolüne kafayı taktım sanırım. Bazen bir yarağa nasıl aşık olduğunu aklının fikrinin yarakta olduğunu söylüyorsun, diyorum tam full pasif bu. Sonra bir ilişkiyi anlatmaya başlıyorsun ama ne oralına ne de seni nasıl siktiğine çok detay vermiyor hatta sen aktif isen özellikle aktif olduğunu belirten sahnelere yer veriyorsun bu öyküde olduğu ğibi. Sanırım hiç bir hikayende kendinin nasıl zevkle sikildiğini veya yarağını emdiğini anlatmayacak kadar temkinli mi demeli kompleksli mi demeli yoksa kuyruğu havada mı tutuyor demeli bilemediğim bir karaktere sıkışıp kaldın. Yo bunu sadece benim tarzım aktiflerin dikkatini çeken bi şey olarak inceliyorum.
YanıtlaSil@volki tolki'cim yarrak seviyorum, ama sevdiğim adamlarda güzel yarrakla pek karşılaşmıyorum. allahın gücüne gitmesin ama sikler hep eciş bücüş. böyle olunca da, karşımdakinden hoşlansam, ölsem bitsem bile sikine dokunamıyorum. hiç oralı bile olmuyorum. oralı olacaksam güzel sik olmalı, cidden yalanmaya, öpmeye, koklamaya değer olmalı. çünkü düzgün sik seviyorum ve düzgün sik bulunca emikliyorum tabii. mesela bu gözlüklü de öyle oldu, ama o kısma henüz gelmedim. piçin öyle güzel bi siki vardıki, sabah akşam yala, yine istersin. o derece güzeldi. ama yaladığım kısım bir sonraki buluşmamızda başlıyor. detaylar için beni takip etmeye devam et :-)
YanıtlaSilöte yandan zevkle sikilmek mevzusuna gelirsek, valla şu bi kaç aydır götümü 4-5 defa siktirdim ama hepsinde de aynı bok. zevk alamıyorum. yok abi, ben o işin oral pasif tarafından öteye geçemeyeceğim :D
(offf tabirlere bak; ORAL PASİF dhsfbhjsdfbksdbfksd)
(FULL PASİF)
(FULL AKTİF)
(ORAL PASİF, ANAL AKTİF)
(ANAL PASİF, ORAL AKTİF)
bu ne ya, naaapıyoruz biz klsdhjklfsçdnlsnd