Son bir kaç aydır, çok fazla sex yapan biri olarak kendimi kusurlu
ilan ettiğimden olsa gerek "belki seksi hayatımdan çıkarırsam güzel
şeyler yaşayabilirim" ihtimallerine kendimi fazlaca inandırıp, seksi
hayatımdan tamamen çıkarmış gibiydim. Sadece, arada bir eski
seviştiklerimden aklımda kalanları düşünüp osbir çekiyordum o kadar. Ama
tüm uslu çocuk numaralarına rağmen yinede güzel şeyler olmadı. Hatta
geçen aylarda tanışıp, yılbaşı arefesinde irtibatı kestiğim ihtiyar'ın
bile götüne tıpa aramasından sonra aklıma zank diye "evet ya hayat bu
işte, herkes sexin bu adar ayağa düştü bir çağda bile götüne bi tıpa,
ağzına bi kaç gramlık et parçası arama sevdasında, sen ise salak salak
kalmış "aşk yaşıycam, meşk yaşıycam, beni sevdiğine inandığım kişiyle
yalnız yatıcam" havalarına giriyorsun!!" dedim kendi kendime ve bir kaç
aydır gitmediğim bar ortamlarına, önceki gece hızlıca bi giriş yaptım.
Malum biz eşcinseller, götünü sevdiği erkeğe ayaküstü siktirenler,
ortalıkta görünmezsek ya ölmüşüzdür, yada öldürülmüşüzdür. Bunun için
olsa gerek, sağolsun barda uzun zamandır beni görmeyenlerin ilk nidaları
"hey seni aids'den öldün sanıyordum" oldu. Ama ben "yok daha ölmedim
yiyeceğim yarraklar, tadacağım kazıklar ve yapacağım daha çok
salaklıklar var, o yüzden seninle, belki önümüzdeki bir kaç yıl daha bu
bar ortamlarında genzimizi yakan taşşak kokusu eşliğinde daha çok
karşılaşacağız" deyip dolandım da dolandım. Sonra bi ara piçoski'yi
aradım, meğer sabah onun sınavı varmış ve bu gece dışarı çıkamıycakmış,
bende "tamam iyi. zaten benim de ne yapcağım belli olmaz, sanırım eve
döncem" diye söylendim ve sonra bar'ı, kaldığım yerde tavaf etmeye devam
ettim. Bi ara onun seviştiklerinden biriyle karşılaştım. Hani şu önceki
aylarda seviştiğim ve kendimi kötü hisseetiğim vardıya, işte onunla
karşılaştım ve hemen görmemiş gibi yapıp başka yöne döndüm. Zaten
piçoski'de benim onunla yatmamdan sonra bi daha görüşmemiş onunla.
Piçoski'nin dediğine göre, adama olan takıntısı benim sevişmemden sonra
bitmiş ve bi daha da aramayacakmış. Neyse işte. Sikimde değil ve o
yüzden adam beni farketmesin diye başka yöne dönüp diğer ibnelerin içine
karıştım.
Barda hep aynı yüzler ve araya serpiştirilmiş bir kaç
"yeni kaşar adayı" daha. Hepsinin yüzünde, çevrelerindekilerini süzerken
"seni ayakta sikerim, ruhun duymaz" adlı ukala bakışlar, "hey yavrum
hey, ben neler neler yaşadım" sırıtışları ve eşcinsel olduğu için
kendini özel hissetme havaları. Değişen tek şey barın yenilenmiş
boyasıydı. Onun dışında garsonlarına kadar her şey aynı. Sonra böyle
dolana dolana gecenin ammına koyarken, müzikle ilgilenen eski bi
arkadaşla karşılaştım ve laflamaya başladık. Çocuk hoş biri, hatta
bardaki onca kişiye göre eli yüzü o kadar düzgün ve terbiyeliki, yatağa
girsen, sikmeye kıyamazsın. Ama işte ben böyle bu düzgün tipleri
sevemediğim için ona karşı bir şey hissedemiyorum. O ise ilk
tanıştığımız günden bu yana sürekli bana aşık olduğunu söyleyip duruyor.
Onu tanıdığım için söylediklerinin doğru olduğuna inanıyorum. Çünkü
duygularında fazlasıyla samimi bi çocuk, ama hem yaşı benden 2 yaş
küçük, hem göbeksiz ve hemde çok fazla düzgün ve parlak. Durum böyle
olunca benim ona karşı hislerim sadece "iyi bir çocuk ya, üzmiyim şunu,
arkadaşlığımız devam etsin"den fazla ileriye gidemiyor.
Bunun
için de, onun bana olan hislerini bildiğimden dolayı bana karşı yaptığı
hiç bir hareketinde onu geri itecek olumsuz en ufak bir şey
söyleyemiyorum. Çünkü kendimi onun yerine koyup, hoşlandığım
orospuçocuklarının bana yüz vermediği anları düşündüğümde ona; bana
böyle davranmamasını söylememin onu fazlasıyla üzeceğini biliyorum. O
yüzden, onun beni her gördüğünde ahtapot gibi sarılıp, götüm başımı her
yerimi vantuzlamasını çok önemsemiyorum. Aksine hiç kimse dönüp bana yüz
vermediği zamanlarda, onun bu hareketleri götümü başımı, hiç
inmeyecekmiş gibi kaldırıyor da kaldırıyor. Çünkü insanız ve
karşımızdakiyle, karşılıklı olarak gizli bir ilgi sözleşmesi imzalarız
ve bunu hiç bir zaman da birbirimize itiraf etmeyiz. Sonrada başka
yerlerde, hiç utanamadan ayağa kalkıp; dürüstlükten, doğruluktan
bahsedip, insan olma edebiyatının ammına koyar, götünden çıkarız. Parçalanmış insanlığımızdan geriye kalan parçalarla bi bok olmaya çalışırız...
Her neyse. Ama onunla aramızdaki bu gizli saklı ilgi
sözleşmesine rağmen, aramızda hiç bir zaman bir şey olmayacağı konusunda
da hemfikiriz. Çünkü defalarca hoşlandığım tipleri gösterip "bak ben
böyle orospuçocuklarından hoşlanıyorum, böyle piçlerden, böyle
anasısikik athırsızlarından hoşlanıyorum" dedim ve o da artık beni;
sadece piçlerden hoşlanan bi dengesiz olarak belledi.
Zaten dün
akşamki karşılaşmamızda da konu dönüp dolaşıp benim hoşlandığım tiplere
gelince "ya yemin ediyorum sana acıyorum. ne buluyorsun şunlarda" diye
lafa girip yan tarafımızda duran ve benim arada dönüp baktığım, bakmakla
kalmadığım ve hatta bakarken ölüp bittiğim tipi gösterdi.
Ona
göre bi boka yaramayan bu adam, bana göre kesinlikle kaçırılmaması
gereken ve bir ömür kölesi olunacaklar listesinde ilk sıradaydı. Ama
işte beni de onunla tanışmamam konusunda sürekli uyarıp durdu. Çünkü yan
tarafımızda duran ve benim ölüp bittiğim piç, amatör türk gay porno
filmleri çekip, bunları el atından satan pornocunun teki. Hatta bi ara
ben allem edip, kallem edip bizim müzisyeni atlatıp, pornocuyla tanıştım
ama sonra müzisyen gelip beni çeke çeke götürdü ve bide yetmezmiş gibi
bana "olm manyak mısın, porno filmleri el altında özel müşterilere
satıyorlar ama, her ne kadar el altından olsa bile, en fazla 1 sene
sonra, götün sikilirkenki çekilen görüntüler internette dönmeye başlar
ve artık dönüşü olmaz" diye lafa girip güzel bi fırça kaydı.
Bense,
adamın pornocu olduğunu öğrendikten sonra, pornocuya daha büyük bi
iştahla yaklaşmaya başladım. Hatta yine bi ara ilk fırsatta gittim bir
iki öpücük falan derken, kendimi iyice kaptırdım da, o arada bi baktım
biri kolumu çimdikliyor'da zar zor kendime geldim. Sağolsun bizim
müzisyen yine beni göremeyince pornocunun yanında olduğumu anlayıp
gelmişti. Sonra ben "tamam" falan dedim ve pornocuyla birbirimizi
vantuzlamayı bırakıp, konuşmaya daldık. Aradan bi kaç dakika geçmiştiki
pornocu "hadi bana gidelim" deyince, ben "arkadaşımla geldim, onu
bırakırsam ayıp olur" deyip gelemeyeceğimi söyledim ve sonra 2 dakka
içinde ard arda bi kaç tane daha yalan sıralayıp teklifini geri çevirmek
zorunda kaldım. Hani tamam sağda solda ilk defa karşılaştığım piçlerle
hemen yatağa girip götümü elletiyorum ama, o götü ertesi gün ekranlarda
görme olasılığım sıfır. Hem zaten bi avuçluk bayaa kıllı mıllı götüm
var, onu ekran karşısında seyretmek hiç zevkli değildir. Hem ne gerek
var, götümü ekran başından ona buna gösterip, insanların yaşama hevesini
sonsuza kadar kaçırtmaya. Valla götümü gören intihar eder. Yani o
derece çirkin götlüyüm.
Neyse sonra pornocu baktı benden iş çıkmayacak "iyi
eğlenceler" deyip başka tarafa döndü bende o arada müzisyenle takılmaya
başladım ve sonra bununla yine bana göre "arkadaşça" ona göre "aşkça"
öpüşe koklaşa eğlenmeye başladık. Sonra yerimizde çok hoplayıp
zıpladığımızdan olsa gerek bu "çişim geldi tuvalete gidip geliyorum"
deyince bende onunla kapıya kadar gittim ve o sırada bana utangaç
bakışlar atıp gülümseyen birini gördüm. Müzisyene "tamam" sen git, ben
burdayım" dedim ve sonra bu utangaç taklidi yapıp duran adam dönüp,
bende ona öyle bakınıp durdum. Bi ara içimden "gidip merhaba diyim"
dedim ama sonra baktım piçin amacı beni kendi ayağına getirtmek, bende
gitmedim ve öyle uzaktan uzaktan onu taklit ederek bakıp bakıp durdum.
Hem ben artık kimsenin ayağına gitmekte istemiyorum "sikmişim aşkın tüm
ihtimallerini. Eğer varsa bir şey o gelsin ayağıma" diye düşünerek
yerimde sallanmaya başladım ve o sırada bir elinde bira şişesi olan bira
göbekli bi adam gelip bana çarptı ve bende şaşırmış olarak hafifçe
dönünce, adamın mahcubiyetini yüzünden okuduğum anda gülümseyip önemli
değil dedim ve o da bunun üstüne rahatlayarak gülümsedi ve elini sağ
koluma koyup "teşekkürler" deyip geçti gitti.
Böyle
bunlar olup biterken bizim müzisyen çişini yapıp geldi ve benim bu
kenardaki utangaçla bakıştığımı görünce "hımm iyi biri, madem benim
olmuyorsun dur aranızı yapıyım" dedi ve ona doğru gidecekken ben koluna
yapışıp "hayır saçmalama, gitmek sorun olsa ben de gider konuşurum, ama
herkesin fiyatının fazlasıyla belli olduğu bi yerde, o kendini etiket
fiyatının kat be kat üstünde satmaya çalışıyor. Ben ise artık eskisi
gibi bonkör değilim. O yüzden siktir et, hadi gel bahçeye çıkalım" dedim
ve bahçeye çıktık. Sonra orda kalabalığı dikizleyip dururken üşüdük ve
tekrar içeri döndük.
Müzik eskisi gibi bangır bangır
çalışıyordu, pornocu bi kaç "adam" ilerdeydi ve biz arada bakışıyorduk,
müzisyen götüme sarılmış, boynumu öpüyor "ya bu piçlerde ne buluyorsun
anlamıyorum ki???" diye isyan ediyordu ve işte o anda az önceki
biragöbeği yine gelip bana çarptı. Döndüm tekrar gülümsedim ve o bu
sefer elini uzatıp "iyi eğlenceler" deyince, bende elimi uzattım ve
tokalaşırken "sağol" dedim ve o yürümeye devam edip giderken bi yandan
elimi bırakmadığı için bende onunkini bırakmadım ve birbirimizi çekip
durduk, o anda o geri geldi ve ben yanımda duracak diye umup rahatlarken
beni kendine çekti ve sarıldı, bende içimden "fırsat bu fırsat" deyip
göbeğini okşayarak sarıldım ve o anda müzisyen götümden ayrıldı, pornocu
başka yöne döndü, bende biragöbeği'ne daha bi sıkı sarıldım ve bi anda
bu bana iltifat etmeye falan başladı. Ne söylediği hakkında en ufak bi
fikrim yoktu ama her söylediğine gülüyordum.
Aslında
onun söylediklerine gülmüyordum, sanırım içinde bulunduğum duruma
gülüyordum. Sonra birasından bi yudum alıp "hık"ladıktan sonra "çok
tatlısın lan, insanın sana bakınca sürekli sevesi geliyor" dedi. Tabii o
böyle, bu kadar samimi ve içten bi ses tonuyla bunları diyince şaşırdım
ve "bende zaten hep sevilmek istiyorum" dedim. Sonra bu durdu, şöyle bi
kaç santim uzaklaşıp bana baktı ve ardından sımsıkı sarılıp "severim
ben seni. hemde çook" dedi ve bende o böyle dedikden sonra tişörtünden
dışarı taşan göbeğine elimi atıp okşayarak sarıldım.
Sonra
bu haldeyken ufak ufak öpüşmeye başladık ve onun göbeğini okşamakta
olan sağ elim, göbeğin altına doğru inip pantolonun içine girdi ve çok
geçmeden taşşaklarını tutup bi anda sıktım. O anda öpüşüyorduk ve o
"manyak ne yapıyorsun ya" dedi, bende "bir şey yapmıyorum, takımlar
sağlam mı diye kontrol ediyorum" dedim ve o gülüp birasından bi fırt
aldı ve dudağımı vantuzladığı anda ağzım bira doldu ve ben "ne
yapıyorsun ya öğğğkk" diye ağzımdaki birayı onun üstüne başına dökerken o
da "bir şey yapmıyorum beraber bira içelim istedim" dedi. Bende "öff
saçmalama, alkol almıyorum. çünkü aldığım anda kusmaya başlıyorum, bana
çok fena doknuyor, bunu bi daha yapma" diye arada küfürler edip hızlıca
konuşurken ağzımı da onun tişörtüyle siliyordum. Ben tişörtüyle ağzımı
silerken o "ya ne yapıyorsun manyak" dedi, bende "ne yapıyım ağzımı
siliyorum" dedim ve tişörtüyle dilimi de sildikten sonra eğilip göbek
deliğinden öptüm ve sonra kalkıp tişörtüyle onun da ağzını sildikten
sonra yapışıp "bunu bi daha yaparsan seni sikerim" dedim. O da "öff
salak. sikmek veya sikilmek gibi takıntılarım yok" dedi. Biraz uzaklaşıp
gülümsedim ve "emin misin?" dedim "evet" dedi ve birasından bi fırt
daha alıp koluyla ağzını sildikten sonra dudaklarıma yapıştı. Bi kaç
dakika böyle devam ettik ve sonra ben artık kalabalığın içinde
olduğumuzu anımsayınca, ben "bahçeye çıkalım mı?" deyince, o da "niye
sigara mı içicen dedi, bende yok sigara kullanmıyorum sadece hava
alalım" dedim, o ise "tamam nasılsa ben içiyorum" deyip daha barın
içindeyken cebinden bi paket camel çıkarıp bi tanesini yaktı ve o
şekilde bahçeye çıktık.
Sonra bu sigarayı tüttürürken,
ben dayanamadım ve "tamam bi tane de bana ver, ayda yılda bir içiyorum"
dedim ve gülümseyerek bana bi tane uzattı. Sigaralardan fırt çekip
birbirimize doğru savururken, yanımızdan geçen bi tıfıl onun göbeğini
okşadı ve "ayy çok tatlı" dedi, ikimizde o anda kahkahayı basıverdik ve
ben "bu benim" deyip göbeğine sarıldım. Sonra ortalık yavaştan yavaştan
sakinleşirken sohbet etmeye falan başladık. Piçin bi konuşma şekli varki
dersin, böyle herkes sussun o yalnız konuşsun, böyle bi tatlı ve
sempatik bi hali varki dersin sanki şeker torbasına düşmüş de çıkarıp
kenara bırakmışlar gibi, göbeği desen o biçim zaten, ben eriyip
bitiyorum. Ama aslında şimdi düşününce çok büyük göbekli olduğunu
hatırlıyorum.
Neyse işte sonra sohbet ede ede bir saat
geçmiştiki ben "bana gidelim mi?" dedim ve o "emin misin?" dedi. Bende
"evet eminim, çok fazla düşünmeye gerek yok zaten" dedim ve bunun üstüne
o "benim ev daha yakın, o zaman bana gidelim" dedi ve kabul ettim.
Çıkıp Cihangir'e doğru yürümeye başladık. Bir kaç sokak geçmiştikki bi
apartmana doğru yürüyüp içeri girdik. Alt kata inerken o "aslında evim
karşıda ama bu evi, işte böyle dışarda kaldığım zamanlar için tutuyorum"
dedi. Apartmanın soluk ışığında bi an durup ona baktım; piç. meğer
harbi piçmiş.
Eve girdik, birinde yatak, diğerinde 2
küçük koltuk bulunan 2 odalı, ufak bi tuvalet, banyo ve mutfağı küçük bi
ara koridoru olan bi ev. Böyle evi dolanırken falan o koltuğa oturdu ve
konuşmaya başladı, bense "siktir et, çok konuşmayalım, hadi gel yatağa
gidelim, orda sevişirken konuşuruz" dedim ve bu gülerek "tamam" dedi ve
kalkıp yatak odasına geçerken o "çişim geldi. sen geç ben işeyip
geliyorum" dedi, bende döndüm onunla beraber tuvalete girip sikini
tutarak "ben seni işetirim" dedim, o ise "salak" deyip güldü ve işemeye
başladı. Çişini bitirdiğinde, son damlanın tuvalet deliğine düşmesi için
çok uğraştım ama olmadı. Son çiş damlası boxera şıpır şıpır damlarken,
biz de öpüşe koklaşa yatak odasına geçtik. O lambaları yaktı, bense
"şeyy salondan gelen ışık yeter gibi, lambaları yakmasak olur mu?"
dedim. O ise "tamam dur mumları getiriyim" dedi ve diğer odadan bi kaç
mum alıp geldi. Hepsini yakıp sağa sola yerleştirirdi ve karşıma geçti.
Ben sevişerek birbirimizi soyacağımızı falan düşünürken, o bi anda
dıpdızlak kalıncaya kadar üstünü başını çıkarıp yatağa geçti, ben böyle
hala giyinik bekliyordum ki akıl edip soyundum ve bende yatağa geçtim.
Ama bu bana mantıklı geldi. Çünkü yatak öncesinde beraber soyunup, yatak
sonrasında ayrı ayrı giyinmek daha mantıksızdı.
Yatağa
geçtiğimde hemen göbeğine sarıldım ve öpe öpe üste çıktım. bu bana bi
sarıldıki kemiklerim kırç kırç kırç diye kırıldı sandım. Lan adam zaten o
kadar şişmanki ellerini bitiştiremiyor, bense hem göbeğine yatmış
dudaklarını çekiştiriyorum, hemde ellerimde göbeğini okşayıp duruyorum
ama o yinede beni iki eliyle sarabiliyordu. Yani daha doğrusu göbeğini
göz önüne alınca, beni bu kadar rahat sarabilmesi imkansız gibime
geliyordu ama imkansız değildi. Hoppadanak sarıla koklaşa böyle bayaa bi
zaman geçti ve "ben artık boşalmak istiyorum" dedim ve osbir çekmeye
başladım. O ise dur dedi ve taşşaklarımı yalamaya koyuldu. O
taşşaklarımı yalarken tam gelmek üzereydimki "dur, göbeğine boşalmak
istiyorum dedim ve o yatağa uzandığı gibi ben göbeğini koklaya koklaya
göbeğinin üstüne boşalıp kendimi onun üstüne attım. Biraz böyle
kaldıktan sonra yanına uzanıp "üstüme uzanmanı istiyorum" dedim. O ise
güldü. Ben "ciddiyim" deyince, durdu ve "ezilirsin lan altımda" diye
cevap verdi. Bense hala aynı düşüncedeydim ve onun o bedensel ağırlığını
üstümde hissetmek istiyordum. éüff uzatma işte, üstüme uzan" diye biraz
poflayınca uzandı, ben de o uzanınca "işte bu. böyle kal" dedim ve sustum.
O an ilk olarak hissetiğim şey, sanırım ete doymak gibi bi histi.
Benden daha iri ve ağır, daha kaba saba birinin altında olmak, onun
ağırlığı altında ezilir gibi olurken, bundan zevk almak nasıl
anlatılabilirki. Çırılçıplak, sımsıcak ve irice bir bedenin altında
olmak, bana güven hissi veriyordu. Sanki o an üstümüze bomba düşse bana
bir şey olmaycaktı gibi bir şey hissettim. Aslında aradığım şey de bu.
Yani güvende olmak ve bana hiç kimsenin zarar veremeyeceğinden emin
olmak istiyorum. Bunu bir erkekle yaşamak, onun bedensel ağırlığının
altında ezilme hissiyle tarif edilebilir. Başka hiç bi sikim şey bunu
sağlayamaz. Ama işte, insan hiç bir zaman güvende olamıyor. Kendine
zarar gelmeyeceğinden emin olduğu ilk anda ecdadı sikiliyor, darmadağın
oluyor. Tekrar toparlanabilmek için de, su üzerinde sektirilen taş gibi,
bedenden bedene sekip duruyor. Sanıyorki anca böyle toparlanacak,
sanıyorki darmadağın olduğu an etrafa saçılan parçalarını anca böyle bir
araya getirebilecek. ama olmuyor. Çünkü parçalarını bir araya
toparlasan bile, paramparça olduğun ve kendini toplamaya çalıştığını
aklından çıkaramıyorsun. Bunu aklından çıkaramayınca da, toparladığın
parçaların hiç bi sike yaramıyor. Öyle yakınında bi kenarda, kırık dökük
bi arada durup sürekli gözüne gözüne giriyorlar. Bunu gördükçe kendini
daha kusurlu görmeye başlıyorsun. Bundan sonra ise, parçalarını un ufak
etmeye başlıyorsun ve parçaların ufaldıkça, sen rahatlıyorsun. Sen
rahatladıkça parçalarını ufalamaya devam ediyorsun. Bu durum; taki tüm
parçaların un ufak olup, zerreye dönüşünceye kadar devam ediyor. Sen
zerre olunca görüyorsunki, aslında bir şey olmaya çalışmakla hata
yapmışsın. Çünkü sen zaten her şeysin. Her şey olduğunu farkedince, bok
olduğunu da görüyorsun, elmas pırlanta olduğunu da görüyorsun, çöp
olduğunu da..
Yani; hayata nasıl baktığına göre, kendinin de
aslında ne olduğunu görmeye başlıyorsun. Yani hayata bok olarak
bakıyorsan, kendini bok gibi görüyorsun, hayata sik gibi bakıyorsan,
kendini sik olarak görüyorsun...
Sonra bi beş dakka falan daha o tüm huzur verici
ağırlığıyla üstte, ben altta böyle sessiz sessiz durduk. O ise arada
boynumu moynumu öptü, bense "dur canım istemiyo" modundaydım, ama yok
durmadı. Sonra "hadi sende boşal" dedim ve altından çıkıp başımı onun
bacak arasında sokup, ona saxo çekmeye başladım ve arada götünü
parmaklayarak onu da boşalttık. Sonra yanyana uzanıp birbirimize baktık.
Az önceki aktraksiyondan dolayı olsa gerek, sanırım henüz beynine kan
gitmemişti ve bu yüzden anlamsızca bakınıp duruyordu. Bir süre daha
birbirimize boş boş bakmaya devam ettik. Sonra gözlerine renk gelip,
göbeği hafifçe inip kalkamaya başladığı anda hafifçe gülümseyip "çok
tatlısın lan" dedi. Bende utandım ve "sağol, sende öylesin" dedim. Sonra
bu bi anda ayağa kalkıp lambayı yaktı ve tekrar yanıma uzanıp, sırf
para harcamamak için 4 aydır kestirmediğim saçlarımı karıştırmaya
başladı ve sonra da başımı hafifçe okşayarak "saçların çok güzel" dedi,
bense o böyle dediği anda onun kafasına odaklanıverdim.
Ama keşke odaklanıvermeseydim.
Çünkü
barın o taşşak kokulu sikimsonik boş kalabalığında farketmediğimden, ya
da daha önce sevişip boşalmadığımdan olsa gerek, adamın kafasına fazla
dikkat etmemiş ve saçlarının olmadığını pek takmamıştım. O bana saçların
çok güzel deyip saçımı karıştırırken, bense onun kafasının ortasında
diken gibi durmakta olan 3-5 kıla bakıyordum. Kıllardan 2si beyaz, diğer
kalan 3üyse beyazlaşmak için yolu yarılamış ve bu yüzden
kahverengileşmişlerdi. Nasılsa bi kaç ay'a kadar bunlarda beyazlaşıp
sonra sessizce dökülüp evrenin her hangi bir yerinde tekrar yaratılmak
üzere yokluğa karışacaklardı. Ben bunları düşünürken o eliyle
dudaklarıma dokunup "çok güzel dudakların var" dedi, ben hemen gözlerimi
onun dudaklarına çevirdim ve allahtan ehh idare edecek kadar kalın
dudaklı olduğunu farkettim. O dudaklarımdan elini çekip, gözlerime bakıp
"çok güzel gözlerin var lan, her şeyinle çok hoşsun inan" dediği anda,
ben de hemen onun gözlerine odaklandım ve keşke odaklanmaz olaydım,
gözlerinin altı hafif torbacık, gözleri ise kurbağa gözü gibi patlaktı.
"Allahım ben bunun neyine vuruldum da yatağa girdik" diye düşünürken, o
sikimi avuçlayıp öpe koklaya "çok düzgün lan sikin, benimki gibi mantar
başlı da değilki" deyiverince ben de hafifçe doğrulup onunkine baktım.
Harbiden mantar başlıydı ve cidden benimki ne kadar düzgünse, onunki de
benimkisinin aksine o kadar eğri büğrüydü.
İçimden
"allahım ee ben bunun neresine vuruldumki?" diye düşünecekken bi baktım
göbeği ağrı dağı gibi karşımda duruyor. Evet ben bunun göbeğine
vurulmuştum. ahh benim akılsız kafam, göbeğine odaklanacağına, gözlerine
odaklansaydım ya, ah ben benim salak kafam, göbeğini okşayacağına
adamın kafasına baksaydın ya. Ama nerdeee? olgun ve göbekli birini
bulmuştum ya, sanırım ondan olsa gerek her şeyini görmez olmuştum. Zaten
göbeği o kadar büyüktüki kendisi göbeğinin çok çok arkasında kalıyordu.
Yüzüne gözüne bakmak istesem bile onu göremezdimki.
Aslında
böyle bunları diyorum ya, çokta haksızlık etmiyim. Çünkü onu; kafası,
gözü, saçı, kaşı, siki diye ayrı ayrı ele aldığımda; evet gözleri çirkin
geliyordu, kafası yumurta gibiydi, saçlarının hepsi dökülmüş ve kalan
bir kaç tanesi de kahverengi ve beyazlamışlardı, siki desen zaten hem
eğri büğrü, hem gövdesi ince, kafası kalın olduğu için mantar gibiydi.
Ama işte ona, böyle ayrı ayrı değil de, tam bi parça olarak baktığımda
gayet hoş biriydi.
Bense onun tam aksiyim. Böyle mesela
gözümü ayrı ele alacak olsak, dünyanın en güzel gözleri bende,
yarrağımı ayrı ele alacak olsak evet, çok düzgün, kalın, hafif damarlı
ve büsbüyük olduğu için, onun dediğine göre dünyanın en güzel yarrağına
da sahibim, saçlarım desen ahenkle dans ediyorlar, dudaklarım desen
tamam onlarda cidden çok hoş ve hatta ben bile kendimden nefret ettiğim
zamanlar "ama dudaklarım çok hoştur, ama yarrağım çok düzgün" diye diye
kendimi moralize edip yaşama tutunmaya çalışırım. Ama işte beni parça
parça değil de, böyle bir bütün olarak ele aldığımızda bi sike
yaramıyorum. Nedense kurban olduğum allah, insan denilen biz hayvanlara
böyle bir gizli şeyler vermiş. Bütün olarak sakatız, ama parçalanınca
muhteşemiz.
Neyse işte. sonra o sikimi öpme, burnunu
bacak arama sokup taşşaklarımı koklama olaylarını abartınca, az önceki
savaşta, milyonlarca sperm kaybedip yorgun düşen sikim, sanki hiç bir
şey olmamış gibi başı dimdik bi şekilde tekrar ayağa kalktı ve bunun
üstüne bende sikime uyup tekrar sevişmeye başladık ve bu sefer o yan
taraftan bi krem alıp sikimi iyice kremleyip üzerine oturdu. Üstelik
kondom falanda kullanmadık. Böyle bi anda olay olup bitince, ben bi anda
kendi kendime içimden "aids olup bi kaç ay sonra ölücem laaan" dedim ve
içinde patlamamak için de "dur dışarı boşalmak istiyorum" dedim ve
çıkıp biraz daha seviştikten sonra yine göbeğine boşaldım. İşte o anda
anda sikimin başında duran boku farkettim. öğğğğkkk midem bulanıcak
gibiydim ve ona ayıp olmasın diye kendimi tutup "bana bi peçete verir
misin? elimi siliyim" dedim. Bi yandan da o farketmesin diye sikimin
başındaki küçük bok topağını elimin içinde saklamaya çalışıyordum. sonra
peçeteyi alır almaz, elimi sikimi her bi tarafımı sildim ve biraz daha
öpüştük. Bu sırada mide bulantım geçti ve o anda hemen kalkıp çiş
yapmalıyım adlı vucut saatimin alarmı çaldı.
"çişim
geldi" deyip koşa koşa tuvalete gittim ve dakikalarca işemek için
kendimi zorlayıp durdum. Bu arada o iki defa gelip "bi sorun mu var?"
diye kontrol etti, ben ise "yok ya çişim geliyor ama yapamıyorum. hani
böyle hapşurur gibi olursun da, bi türlü hapşuramazsın, ama hapşuruğun
burnunun ucunda beklerya, işte çişimde aynı şuan onun gibi beni
sıkıştırıyor, birazdan yapıcam" dedim ve o gülerek yatağa döndü. Sonra
ben çişimin gelmesini hızlandırmak için, kendimi parmaklayıp
taşşaklarımı sıkarak çişimi yapmayı başardım ve sonra üstümü başımı bi
güzel temizleyip yatak odasına döndüm. O ise bi sigara yakmış, sadece
tişörtünü üstüne geçirmiş ve götü açık bi şekilde yatakta oturuyordu.
yanına gidip mantar başlı sikini öperken "boşalmıycak mısın?" diye
sordum o "yok. denedim ama bi türlü boşalamadım, valla kolum ağrıyor
osbir çekmekten" dedi, güldüm ve peki deyip bende tişörtümü giydim ve
yanına oturup sikini avuçlayarrak oynamaya başladım. O da sigarasını
diğer eline aldı, boşta kalan eline de benimkini alıp taşşaklarımla
oynamaya başladı. Biz bu haldeyken ona adıyla hitap etmek için bi isim
aradım ama bulamadım. Çünkü daha adımızı sormamıştık.
Bunu
farkedince "ya senin adın ne?" deyiverdim ve sorduğum anda gülmeye
başladık. Sakinleştikten sonra 69 yapıp boşaldık ve sonra tanıştık.
Tanışma faslı devam ederken "hafta içi yemeğe çıkalım, böyle olmasın.
seni ayık kafayla daha iyi tanımak istiyorum" dedi. Bende "tabii olur.
bende çok isterim" dedim ve o anda sabah ezanı okudu. Ezan bitince o
"ben hristiyanım" dedi. Bende "ne yapıyım?" deyip alt dudağından öptüm
ve konu bizim tekrar gülmemizle kapandı.
Tekrar
birbirimize sarılırken "kaçta işe gidiyorsun" diye sordum "saat 2 de bi
toplantım var" dedi, benimse bugün ofisi baştan sona temizlemem
gerekiyordu ve bu aklıma gelince hemen kalkıp giyinmeye başladım. Durumu
ona "bugün ofiste temizlik günü. hem bende eve gidip bi güzel duş
almalıyım, üstümü başımı değiştirmeliyim" diye izah ederken giyindim ve
telefon numaralarımızı birbirimize verdik ve çıktım. Yürüyerek eve
gideyim diye düşünüyordumki bi baktım sokağın başında bi taksi belirdi.
El edip durdurdum ve binince adresi söyledim. Şöför traşlı, klasik hafif
göbekli bir türk erkeğiydi. Ben sık sık esneyip, amı götü dağıttığımı
saçımın başımın dağınıklığından fazlasıyla belli edince, o içinde
bulunduğum şekille ilgili bir şeyler söyledi. Bende "evet yorgunum"
falan dediğimi hatırlıyorum. Taksim meydanına gelmiştikki baktım çok
sessiz ve kendi halinde bi şöför aslında. Yüzünde kırışıklık yok ama her
halinden yıllarca ezildiği belli oluyor.
Mimiklerine
yerleşmiş olan o ezilmişlik ifadesi o kadar belli oluyorduki adeta
insanın acıyası geliyordu. Üzerinde kalın bi kazak, onun üstünde griye
çalan renkte bi mont, altında koyu renk bir kadife pantolon ve radyoda
ibrahim tatlıses'in parçalarından biri. Böyle adamın haline bakınca,
içimden bi anda "acaba gerçekte nasıl biri lan bu" dedim kendi kendime
ve adama dönüp "usta otura otura göbek yapmışsın" dedim, o da "evet ya
bizim işimiz, hep oturmak olunca böyle oluyor. gerçi bende yeni başladım
bu işe. o yüzden henüz fazla göbek yaptım sayılmaz" dedi. bende sohbeti
devam ettirmek için "ne zaman başladınki" dedim, o "6 ay oldu" dedi.
O
sırada AKM'nin ordan dönüyorduk ve ben "ama iyi bi göbeğin var" derken
elimi kendi göbeğime atıp "bana baksana gram yok" dedim. Sözümü bitirir
bitirmez o "evet sende yok, olmazda. ama siktir et böyle daha güzel"
dedi. Bende "yok ya ben göbeği seviyorum. keşke bi kaç kilo alabilsem"
dedim. O ise gülmekle yetindi ve ışıkları geçtik. O sırada ben
sessizliği bozup "ama senin göbek güzel deyip elimi göbeğine uzattım ve o
hafifçe dönüp mütevazilere has o utangaçlık ve neler oluyor gülüşünü
bana doğru savurup tekrar önüne baktı. Bense elimi göbeğinden çekip
bacak arasına attım.
Şöförün bu seferki gülüşü "neler
oluyor lan" adındaydı ve ben bacak arasında uyumakta olan sikini, çok
istekli olduğumu belli etmek için öncekinden biraz daha sert bi şekilde
sıkıp okşadım. O anda şöför bi kaç defa daha dönüp baktı, bende sikini
biraz daha sıktım ve siki hafifçe sertleşti, nefes alış verişi hızlandı.
Elimi fermuarına atıp açmak istedim ama; göbeği fermuarının üstünde
olduğu için açmak namümkündü. Bi kaç defa denememe rağmen açamayınca o
direksiyonu bıraktı ben direksiyonu tuttum ve o fermuaraını açarken
diğer ışıkları geçtik. Bu sırada kemerini de çözdü ve sikini dışarı
çıkardı. İç ışığı söndürdü ve ben başımı onun bacaklarının arasında
gömdüm. Bir veya iki günlük traşlı, orta parmağımdan bir boğum anca uzun
olan sikini ağzıma aldığımda biraz rahatladı ve ben daha sert bi
eşkilde devam ettim.
Olay böyle devam ederken, arada başımı kaldırıp yolu söylüyordum.
bi ara şöförün nefes alışverişleri hızlanınca sakın ağzıma boşalma
dedim ve o "tamam" deidkten sonra devam ettim. Boşalmaya yakın
"geliyorum" dediğinde çantamdan selpak çıkarıp tuttum ve ona osbir
çekerek boşalttım. Bu ben koltukta oturdum ve zaten ona saxo çekerken
sertleşmiştim. Baktım şöför kendi dünyasında "neler oluyor lan"
rahatlığında ve yola devam ediyor, bende pantolonumu çözüp dizlerime
kadar indirdim. Sol elimi onun taşşaklarına atıp yoğururken osbir
çekmeye başladım. Çok geçmeden boşaldım ve üstümü başımı silip
toparlandım ve "şurdan sağa dön" deyip elimdeki selpakları camdan dışarı
attım.
Sonra dönüp ona baktım. Yüzündeki o masum ifade, o ezilmişlik ve
az önce ne oldu lan ifadesi... her şey birbirine girmişti. "kaç
yaşındasın" diye sordum "41" dedi. "Bunun gibi çok olay yaşıyor musun?"
dedim. Biraz şaşkın, biraz utangaç "yooğ, ilk kez oldu" dedi "şöförlük
yapmaya başladığından bu yana mı ilk defa oldu?" dedim "yok ömrümde ilk
defa oldu." diye cevapladı. Ben "emin misin" diye biraz lakayt bi
şekilde sorunca, kendinden emin bi ses tonuyla "evet" dedi "peki neden
izin verdin" dedim. bi an nefessiz kalır gibi olduktan sonra "herkesin boş bulunduğu bi an'ı olur"
diye cevap verdi. Dönüp onu onaylarcasına "evet bu konuda haklısın"
dedim. O sırada benim evin sokağına gelmiştik ve parasını çıkarıp
verirken "teşekkürler" dedim, o da yüzündeki tuhaf bi tebessüm eşliğinde
"sağol" dedi. Sonra eve girdim.
Bu tür olayları düşündüğüm zaman, kendi cinsiyle yatmanın bu kadar abartanların sadece eşcinseller olduğunu fikrine saplanıp kaldım. Üzerinde biraz daha derin bi şekilde düşündükten sonra her şeyi siktir edip kanepeye uzandım ve zaten çok geşmeden uyuya kalmışım. Uyandığımda üstüm
başım yine aynı şekilde ve üstelik duş almadan işe geç kalmış olarak, koştura koştura ofise gittim. Patrondan fırça yedim. Fırçadan sonra gidip çay içtim,
ofisi baştan sona tertemiz sildim süpürdüm. Akşamı edip, eve geldim. Götü devirip bunları yazdım. Yazarak ne bok yiyorum bilmiyorum.
Kaç gündür yazmıyorsun, yazınca da gözümü çıkarıyorsun. Okurken çok güldüm ve neden yorum yazma zahmetine girdiğimi de yazmaya başlayınca sorguluyorum.
YanıtlaSilAra verme sen, sonra bokunu çıkarıyorsun. Götünü sikeyim, rahat dur.
sen şanlsın..hem bu dünyada seni sikiyorlar, diğer dünyadada zebaniler seni sikecek:)) yeşil yeşil
YanıtlaSil@şizo =)
YanıtlaSil@adsız yorumundan "götümü rahat rahat ellettiğim için" beni kıskandığını sezdım. o yüzden zebaniler benim yerime seni siksin de kıskançlığın bitsin =)))
yok kardeş ben sikiciyim:)) ama cehenemde sikecekler biliyorum..senin avantajın bu..hem burdada hem cehenemdede aynısın:)
YanıtlaSiltaksiciyeide günaha sokmuşsun ya aferin..şimdi karısını sikerken kesin sen aklına geliyorsundur:))
Hayat erkeği merhaba. Konuyla alakası olmayan bir soru sormam gerek sana. Bu benim çok önemli. Cihangiri taksimi çok iyi biliyorsun diye biliyorum ben. Cihangir'in bir sokağında bir duvarda ''Kaldırım taşlarının altında kumsal var'' yazısı yazılı. Ben orayı bir türlü bulamıyorum. Sen orayı biliyor musun? Lütfen bildiğini söyle.
YanıtlaSilBak yazının olduğu fotoğraf bu. Belki hatırlamana yardımcı olur.
http://anticopyrighttr.files.wordpress.com/2010/03/kaldirim-taslarinin-altinda-kumsal-var.jpg
@adsız Pek dikkat etmedim açıkçası. ama eğer o duvar yazısını unutmazsam ve görürsem buraya yorum olarak yazarım.
YanıtlaSilama sen neden sordun, merak etmedim de değil?
Cevapladığın için çok teşekkür ederim. Bi an hiç cevap vermeyeceksin diye korktum. Eski sevgilim o duvarın önünde fotoğraf çektirmiş. Ben o sırada yanında yoktum. Şehir dışındaydım. Orayı çok seviyor o. Nedenini söylemiyor ama anısı varmış sanırım. Şimdi hatırlamıyor orayı. Sen belki biliyorsun diye sana sordum. Birlikte fotoğraf çektirmek istiyoruz da sana sormak aklıma geldi. Gördüğünde buraya yazarsan beni çok mutlu edersin :)
YanıtlaSilPornocunun adı neydi ?? :D
YanıtlaSilhayaterkeği senin blogunu yeni buldum ve gerçekten cok eglendım ve guldum :)daha fazla yaz hayatının iyi gitmesi dileği ile...
YanıtlaSilBir solukta okudum. Maceraların ve tecrübelerini aktarış şeklin çok hoş. Hiç sıkılmıyor, sonraki paragrafta ne var diye heyecan duyuyorum. Senin gibi bir arkadaşa sahip olmayı canı gönülden dilerdim. Harikasın...
YanıtlaSil