-->

16 Ekim 2019

yorgunum ve bilmediğim bi yere gitmek istiyorum

İnsan yeni bir bilince ulaşınca mı yaşlanıyor, yaşlanınca mı yeni bir bilince ulaşıyor ve tüm bunları siktir et; yeni bir bilince nasıl oluyor da ulaşıyoruz? 
Bu aralar bunları merak ediyorum ve merakım yüzünden kafamın içi, fırtınalı bir havada denize düşmüş kişinin, kocaman dalgaların küçücük bedenin üstüne düşüp durmasına rağmen sakinliğini korumaya çalışırken bi yandan da suyun yüzeyinde kalma çabasından başka bir şey değil. 

Önceki yıl yaşadığım ilk "gerçekliğe bağlanma halim"den bu yana çok şey değişti. Özellikle son 2 aydır bu durumu üst üste o kadar çok yaşamaya başladım ki, bu konuda sakinliğimi yer yer korumayı başardığım için bu duruma karşı bi alışkanlık halim bile peyda oldu diyebilirim. Hatta yer yer bu konu üzerinde düşünmeye başladığım anda "acaba şimdi yine o ruh halini yaşayabilir miyim?" diye içimden geçirirken, gerçekliğe bağlanmaya başlıyorum ve bulunduğum mekândan kopup tüm bedenimi kaplayan ama sol tarafımı daha çok baskı altına alan bi karıncalanma durumu yaşanıyor. Bu karıncalanmayla beraber, artan korku ve neler oluyor hissiyle beraber, bi yandan bilincimi kaybetmemeye odaklanarak, karıncalanmanın yoğun olduğu sol elimi kıpırdatmaya, parmaklarımla bi yerlere dokunmaya çalışıyorum. ama dokunurken hissettiğim şey tam bir dokunma değil ve hatta nasıl bir dokunma olduğunu şu an hatırlamıyorum bile. 
Ama şunu biliyor ve tam olarak hatırlamasamda eminim ki; farklı bir dokunma deneyimi yaşıyorum. Dokunmanın farklı bir hissini yaşıyorum. Yani şu an tuşlara basarken yaşadığım dokunma deneyimi değil, ruhsal ve fiziksel olarak farklı bir dokunma deneyimi.

Tüm bu yaşadığım deneyim her ne ise umarım bi an önce iyice alışır ve kendimce bunu çağırıp gönderirken, ne olduğunu da çözmüş olurum. O güne kadar ise kendimdeki bu şeyi anlamış,  başka insanlarda yaşıyorlarsa, onlar için de anlaşılır bir şey olarak onlarada sunmuş olurum.

------------

Bu belirsiz can sıkıcılıktaki konuyu geçip, herkes gibi akıp giderken yaşadığım hayata dönersek; Canımıniçi ile aynı eve yerleştik ve işte güzel güzel yaşayıp gidiyoruz. Gerçi çok da güzel diyemem, çünkü bazen birbirimize karşı çok kırıcı da olabiliyoruz. 
Bu gerekli mi gerekiz mi önemsiz, ama şu bi gerçekki; o an ne hissediyorsak bunu en yalın haliyle, ilk haliyle hissettiğimiz andaki rahatlıkla dile getiriyoruz. Yani; kemiksiz dillerimizin üzerine gelen halleriyle, yani hiç ama hiç düşünmeden, beynin en ilkel kontrollü haliyle çat diye karşımızdakinin kulaklarına döküveriyoruz. bıçaktan keskin cümlelerimizi.  

Bu bıçaktan keskin cümleleri birbirimize salladıktan sonraki anların bazılarında, her şeyi olduğu gibi bırakıp onu terketmek için yanıp tutuşmaya başlıyorum ve giyinmeye başladığımda beni durduruyor. Tabii bende o gitmek istediği zaman onu durduruyorum.
ve tüm bunlar bazen beni çok yoruyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.