-->

16 Ocak 2018

Peltek'in Anıları

sen bana böyle biraz sanki yadırgar gibi bakıyorsun ama aslında ben bu tür şeylere çok da yabancı değilim. Erken yaşta öğrendim bunları. 

6 yaşımda abim beni 50-60 tane bilgisayar olan bi internet cafeye götürmüştü. o zamanlar Bağcılar'da yaşıyorduk. Yani bu abim daha polis tarafından öldürülmemişti. Kanlı canlıydı, elimden tutabildiği zamanlarıydı. Ben de bacağı kadar ya vardım, ya yoktum. 

İnternet cafeye girdiğimizde, abim "az işim var. sen burda otur, gelecem" dedi gitti masalardan birine oturdu. ben de kenarda duran kırık mırık çekyata oturdum. Aradan bi kaç dakka geçti, canım sıkıldı böyle içerde gezmeye başladım. bi baktım milletin bilgisayarında hep porno açıktı. Çeşit çeşit porno. Kimse de bir şey demedi. Öyle masaların arasında gezerken, milletin bilgisayarlarına baktım durdum. Çok tuhaf gelmişti, ama normal gibiydi de.

sonra da kendim gittim internet cafeye falan. yani seksi meksi erken yaşta gördüm, öğrendim, o zamanlardan biliyorum bu tür şeyleri. Öyle yaşımın şimdi 21 olduğuna bakma sen.
12 yaşında falandım bi adamı siktim.

O zaman bizimkiler yeni iflas etmiş, elde avuçta bir şey kalmamıştı. Abimi de bi polis öldürmüştü zaten. O yaşıma kadar zengin olduğumuzu hatırlıyorum, ama zenginliğin öle çok farkında değildim. Şimdi hani büyüdüm ya, ondan dolayı anlıyorum o yaşlarıma kadar aslında zengin olduğumuzu, şimdiki gibi kirada yaşayıp, ay sonunu zor getirmediğimizi, evimizden, soframızdan eksiğin olmadığını, annemin kollarında bilezikler olduğunu filan.

sonra işte babamın işleri biraz ters gidip, bizde para kalmayınca 10 çocuk etrafa dağıldık. 5 erkekten 4'ü kalmıştı. Ben en küçükleriydim yaşım 12'ydi. Taksim'de akşama kadar  güneşin altında soğuk su satıyodum.

Orda bi tane daha sucu vardı. Yaşı büyük bi adamdı. Tabii biz tek değildik, çok kişi vardı oralarda. Herkes bir şeyler satıyordu, ama biz onunla hemen hemen aynı köşelerde durup ikimizde sadece su satıyorduk. zaten küçük olduğum için kimse de bir şey demiyordu.
Trafik sıkışınca, oralar karışınca arabaların arasına dalıp millete kucağımızdaki sulardan satıp, elimizdekiler bitinceyse koşup hemen kendi köşemizden bi koli daha su getirip, bu sefer ona kasıyorduk. 

Bi gün yine o adamla su satıyoduk. Ama etraf öyle çok kalabalık değildi. Elimizde az su kalmıştı. Bitmeye yakın ikimizde biraz ara vermiş, öle sağdan soldan bi şeler konuşuyoduk. 
bi ara bana diğer köşede duran ihtiyar bi adamı gösterdi, dedi ki "bak bu veriyor" 
ben ilk önce anlamadım. yani aklıma bir şey gelmedi. o yüzden "ney, nasıl" dedim, o da "veriyor işte"
-iyi de ne veriyor?
-ne olacak, götünü veriyor
-harbi mi?
-valla. istersen git söyle. 50 liranı alır ama" dedi.
Zaten internet cafede de hep porno filmleri izlediğim için kafama takıldı. Biraz düşündüm. "bugün cebimdeki parayı eve vermiyim" dedim kendi kendime, sonrada gittim adamın yanına "param var" dedim. Adam da biraz yüzüme baktı, sonra da "tamam" dedi. 

Yaşlıydı. 60 yaşında filandı. "beni takip et" dedi, ben de "tamam" deyip, onu takip etmeye başladım. İlerdeki duraklardan birinde otobüse bindi, hemen ardından ben de bindim, Balat'ta indi, bende indim, o nereye gitse ne yapsa ben de aynısını yaptım. bi mahalleye girdi. Sonra da evlerden birine girip, dış kapıyı açık bıraktı. Ardından bende içeri girdim. parayı verdim. çok heyecanlıydım
Bi kaç sefer siktim, çıktım geldim.
Yaşım 12'ydi ama iyi çakmıştım.

ben her işi yaptım biliyon mu? biraz da yapmak zorunda kaldım. benim için her şey kötü başladı. sonra daha kötüye de gitti. dilimin altında bu et olduğu için, çocukken de rahat konuşamıyordum. bu yüzden bile öretmenlerden çok dayak yedim. zaten okurken de, bana gerizekalıymışım gibi davranıyorlardı, yıl sonunda da hep sınıfta bıraktılar. kimse özürlüler okulundan bahsetmedi. babamın atölyesi vardı. abimin büfesi vardı. işleri iyiydi ama kimse ilgilenmedi benle, okulu bıraktım. kimse de oku demedi. sonra zamanla kendi kendime bir şeyler öğrendim.

biliyon mu, abim deliydi biraz. yani deli değil de, herhalde deli yanı vardı. babama, arkadaşı şaka olsun diye ensesine vurmuş. abimde görmüş bunu. koşmuş gitmiş dükkandan döner bıçağını almış gelmiş adamı tek bulduğu bi köşede parça parça etmiş. adam ölmemiş. zar zor acile yetiştirmişler. bi kaç ay sonra kendine gelip hastaneden çıktığında "biraz para verin köyüme gideyim orda yaşayayım, sizden de şikayetçi olmam" demiş. Babam da tutmuş adama istediği parayı vermiş ve adam köyüne gitmiş. Abimden şikayetçi de olmayınca, deli abim hapisten çıkmış, babama demiş ki "biri sana şakaylada olsa el kaldıramaz"

şimdi hatırlıyorum da, hep böyle olaylar oluyordu zaten. rahmetli yerinde durmuyordu. hep bi şeyleri filan oluyordu. bi olayları, bir baş ağrıları filan. bi gecede mahalledeki kürtlerden biriyle bi köşede karşılaşmışlar. abim o gece zil zurna sarhoşmuş. bu kürt'te tutmuş buna küfür eder gibi ağır konuşmuş "ne biçim erkeksin, bu ne hal" filan diye. bizim rahmetli de sarhoş kafayla "trabzonluyum lan ben. senden erkeklik öğrenmem" demiş.

bi o laf söylemiş, bi bu söylemiş. o şekil biraz bağrışmışlar. abim bakmış lafla olacak gibi değil. kafa da iyi ya, kürde demiş "haklısın. gel sana bi şeler ısmarlıyım." adam da kabul etmiş. bizim rahmetli de tutmuş bunu büfesine götürmüş "sen otur, ben sana bi şeler açayım" diye bunu kafalayıp oturtmuş, sonra da içerde sakladığı döner bıçağını çıkarıp bunu doğramış.

bi kaç saat sonra kendine geldiğinde bakmışki etraf kan gölü, adam yerde can çekişiyor. tutmuş taksiye attığı gibi hastaneye götürüp, acile bırakmış. tabii o çıkacakken polis molis gelmiş. tartışmaya başlamışlar.

bizim rahmetli iyice diklenmiş. zaten ben de hatırlıyorum, babam dışında hiç kimsenin lafını dinlemezdi. işte öyle biri olunca, polislere de iyice kafa tutmuş "çekilin lan şurdan" demiş. kavga büyümüş. rahmetli "ben gidiyorum" deyip, acilin dış kapısına doğru yürümeye başlamış. polisler de sürekli "DUR" diye bağırıyormuş. etraf da o sırada artık iyice ana baba günü olmuş. millet hep kaçışıyormuş. zaten sonradan kameralardan izlemişler o şeyleri. 

polislerin "DUR"una karşılık bizim rahmetli "ateş edemezsiniz lan" deyip bunlara basmış küfrü. acil falan hepsi boşalmış, millet etrafa saklanmış. polislerden biri buna uzaktan bağırarak “kimliğini çıkar, kimsin nesin öğrenelim” demiş. bizim rahmetli de buna inanmış, elini arka cebine uzattığı anda polis tutmuş bunun olduğu koridora doğru şarjörü boşaltmış.

bizimkisi rahmetli olduğunda cesedinden 5 tane mermi çıkmış.
-e siz dava falan açmadınız mı?
-açtık. babam her türlü test yaptırmış. her türlü raporları almış. kamera kayıtları, şahitlerin söyledikleri filan hepsi tutanaklara geçmiş ama buna rağmen mahkeme polisi suçsuz bulmuş.
-ne yaptınız, siz de polisi mi vurdunuz?
-yok. polisin yerini değiştirdiler. en son bi kaç yıl önceydi. erzurum mu, antalya mı öyle bi şey dediler. oralara güya sürgüne gönderilmiş. sonra bizimkiler de polisin peşini bıraktılar. abim işte öyle 2004 yılında, poğu poğuna öldü gitti.
-yazık olmuş." dediğimde ona baktım. hemen atladı öptü beni.
(9 ocak 2017'den kalma)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.