-->

26 Kasım 2017

bir sınav haftasıydı geldi geçti peh peh peh

Dün itibariyle bütün sınavlar bitince bende bitmiş oldum. Nefes almaya başlamışken, şimdi hemen dün'e dönüp "sınav haftası denilen şeyi icat edenin allah belasını versin" dememek için kendimi zor tutuyorum. Çünkü resmen kamyon altında kalmışım gibi hissediyorum. Hele birde diğer sıkıntılarım da üstüne binip, iyice çekilmez olunca, sanki kamyon altında kalan bedenimi alfalttan spatula yardımıyla sökerek kaldırıp kenara atmışlar ve sonrada üzerime beton dökmüşler gibiydim. O neydi öyle ya. Resmen ölüm gibi bir şey oldu, ama ölmedim.

Dün en son sınavımdan çıktığımda artık kuş gibi hafiflemiştim ama kanatlarım yoktu. O yüzden otobüse bindim ve yurda geldim.
Evet, geçen hafta bana KYK YURDU çıktı ve o yüzden artık yurtta kalıyorum. Gerçi daha tam kalmış sayılmam ama bu sabah itibariyle diğer rezil pansiyonumdan eşyalarımın hepsini getirmiş oldum bile. 
Burda tam kalmama nedenine gelince; burası yeni açılan bir yurt ve henüz binanın eksiklikleri bitmiş değil. O yüzden sürekli gürültü patırtı eşliğinde yaşayıp gidiyoruz. Hatta öyleki, henüz giriş çıkış kontrolleri bile yapılmıyor olduğundan ben sınav haftası boyunca sadece 1 gece burda kaldım, diğer geceler ise okula yakın olan rezil pansiyonumda kaldım. Çünkü sabahları hemen okula gitmek ve kaldığım yerden çalışmaya başlamak, gün içinde de sınava girmek daha kolaydı.

Tabii sadece pansiyonda kalmadım. Kalın kafalının teki olduğum için, derslerden geri kaldığım yerleri anlamak için kütüphanede de sabahladım. Sadece ben değil, onlarca öğrenci sabahladı. Canım öğrenciler. Allahım emeklerinin karşılığını bir an önce güzel puanlarla versin. Hepsi avukat, savcı, hakim olmayı hak ediyorlar. İnşallah bu görevleri layıkıyla da yerine getirirler.


Şu an sınavlar bitmiş olduğu için ve geçen iki hafta boyunca köpek gibi çalışmaktan dolayı, yoğunluğa öyle bir alışmışımki, dün sınavlar bitip kendimi yatağa attıktan sonra saatlerce uyuyup uyanınca bile uykumu tam almış olmadım. O yüzden bugün öğleden sonra 2 saat daha uyuya kaldım ve uykumu iyice almış olunca da dışarı çıkıp gezdim.
Gezerken şunu fark ettimki, resmen boşluktaydım. Yani o sınav yoğunluğunun havasına öyle bir kapılmışımki, sanki böyle boş boş gezmektense gidip yine kütüphaneye kapanmak zorundaymışım gibi hissediyordum, ki kütüphaneye de gidip 15-20 dakka boş boş oturmaktan da geri kalmadım.
Canım kütüphanem, bomboştu. 2 öğrenci dışında hiç kimse yoktu. Koca raflar sessiz sessiz gelecek ayki sınav haftasını bekliyorlardı. 

Sonra çıkıp etrafta turladım ve işte otobüse binip yurda geldim. Yemekhane'de soğuk ve tek kaşıklık yemeklerden alıp yedim, odama çıktım işte bunları yazıyorum.
Oda 4 kişilik ama henüz benim dışında kimse yok. Belki önümüzdeki haftalarda birileri daha gelir. Benim gelmem ise sanırım sürekli dilekçe yazmamdan dolayı. Onun dışında bi bok olduğunu sanmıyorum. Zaten koca yurdun onlarca odası ve tüm yurtta ise toplamda 700 öğrenci kalacağını varssayarsak, şu an sadece 50 öğrenci için yurt açmış olmaları pek akıl karı değil. Sanırım biz bu 50 öğrenci sürekli dilekçe yazanlarız. Sırf bizi susturmak için, eksiklikleri 1 yıla kadar anca bitecek olan bu yurda yerleştirdiler. Bence haklılar. Ama ben de haklıyım. Çünkü diğer taraf çok kötüydü ve orda kalmak insanlık dışı bir şey gibiydi. Zaten ben de insan olmadığım için orda kalıyordum. 

Öte yandan şimdi bu yurda yerleştim ya, okulun hemen kendi bahçesinin içinde de KYK yurdu var. Amacım bi an önce ordan birilerini ikna edip, yer değiştirmek ve o yurda geçiş yapmak. Böylece sınav haftası, falan filan gibi şeylerde geç kalsam bile, uyandığımda hemen kalkıp yetişebilirim. Çünkü burası okula 30-40 dakikalık uzaklıkta ve bu hiç hoş değil. Ayrıca servis saatleri de çok anlamsız. Bir servisi kaçırırsam, sıçıyorum. Diğer servisi yakalamak için ise saatler öncesinden gidip durakta kamp kurmak lazım.

Hele birde 18-19 yaşında bebelerin servis otobüsüne saldırış anları varki, bu yoğunluğu ve yer kapmacayı İstanbul Metrobüs'lerinde bile görmedim. O nasıl yer kapmaktır yarabbil alemin. Bu kızlar, taze oğlanlar ve diğer bilumum arada kalmış ben gibiler, neden bu kadar vahşiyiz, neden 30 dakka ayakta yolculuk yapmaya üşenip, onu bunu iterek kendimizi küççççücük düşürüyoruz. Pek akıl karı değil.

İşte bu yüzden bi an önce birini kandırıp, okuldaki yurda taşınmam lazım. Bakalım o şanslı kişiyi nasıl bulacağım. Gerçi geçen gün bizim sınıftan bi çocuğun oda arkadaşı "abi zaten benim son senem, istersen yıl sonunda, okul bitmeden 2 hafta önce seninle yer değiştiririz, ben geçerim oraya, sende benim odaya geçersin" teklifinde bulundu ama yıl sonuna da çooooook var.
Ölme eşşeğim ölme hesapları yani. ama tabii hiç yoktan iyidir. bu teklif yine cepte ve kenarda duruyor. Diğer teklifler için etrafı kol açan etmeye devam etmek lazım.

Öte yandan bugün Hukuk sınıfından arkadaşlarımın son sınav günüydü ve onlarda saat 11:00'de sınavlarını verip çıktıkları gibi uçarak Türkiye'ye gittiler. Tabii sadece onlar değil, okulun yarısı gitti bile. Yani şu an resmen okul ıssız bir yere dönüştü desem yeridir. Bu kalabalık 2 hafta sonra tekrar dönüp gelecek, işte o zaman görücez yine koşuşturmaları falan filan.

Ben ise bi yere kıpırdamayacağım. Çünkü kıpırdamak demek para harcamak demek, para olmayınca, kıpırdamak da olmuyor.
Gerçi KYK KREDİSİ de çıktı ama onun öğrencilere, yani benim gibilere ödemelerine Ocak ayında başlayacaklar. Bu yüzden o zamana kadar cepleri deliksiz tutmak lazım. Yoksa iyice sıçarım.  Gerçi zaten çok para harcayan biri olmadığım için bu konular bana sıkıntı olmuyor ama arkadaşlarım da sürekli zayıfladığımı söylüyorlar. Umarım 5-6 kilo alırım da, zayıfladın diyenleri utandırırım.

Arkadaşlarım dedim de, benim hukuk sınıfından arkadaşlara biri daha katıldı. O da Yozgatlı ve sivil hayatında, babasıyla beraber ayakkabı tezgahı işletiyormuş. İyi piç bi çocuğa benziyor. Muhabbeti pek yok ve sürekli donuk donuk bakıyor etrafa ama özünde iyilik var gibi. Biraz deli gibi de bir şey. Genelde durduk yere saçma sapan hareketler yapıp hepimizi güldürüyor. Yani biz 4 kişi olduk ve işte hep beraber takılıyoruz.
Gerçi bu 2 haftadır sınav ve ders yoğunluğundan dolayı pek takılmıyorduk, sadece arada bazen bir araya gelip çay içiyorduk ama artık o kötü günler geride kaldı ve yakında yine hep beraber bi araya gelmeye devam edeceğiz. Tabii öncelikle onların Türkiye'nin 4 bir yanına dağılmışlıklarının ardından tekrar Kıbrıs'a dönüp bir araya toplanması lazım. Ben zaten hep burdayım. Yani sonsuza kadar. 

Bir de benim bu ev işi iyice sapıttı. Ev sahibiyle de kötü oldum. Eşyaları koyacak yer arıyorum. Bakalım onu da hallettim mi,  artık kafası benimkinden daha rahat hiç kimse olmayacak inşallah. 
Bir de tabii şu sınavların sonucunu da bekliyoruz. Başka sıkıntımız yok. allah vermesin de inşallah.
Hadi kendinize iyi bakın, bana dua edin.

1 yorum:

  1. Tanrı yardımcın olsun bu ev sahipleri var ya heryerde başa bela bi gün ev sahibi olursam iyi birisi olacağım :(

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.