-->

20 Şubat 2015

ve TOP yine direkten döndü, seyirciler dahil herkes kızgın..

Çırak'la dükkanda oturup öylece birbirimize bakıyoruz. Bazen çok işsiz görünmeyelim diye ben bi yerlerde işim varmış gibi yapıp dışarı çıkıyor, sokakları geziyorum. Tırt bir iş için bankada 45 dakka beklediğim zamanlarda içimden "ohh be en azından sıcak burası" diyip keyif çatıyorum.
Dışarı çıkmayıp dükkanda olduğumda ise Çırak'la beraber sürekli malzemelerin yerini değiştiriyor, camları siliyor, ortalığı paklıyoruz.
O da "abi iş yapmıyor ki bura, niye aldın ki?" diyerek iş olmadığını ve olmayacağının da farkında. Ama işte düştüm bir defa içine ve nasıl çıkacağımı da bilmiyorum.
Zaten konu komşu gelip alışveriş yapar diyerek girdiğim şu bakkalcılıktan, konu komşudan nefret eder hale geldim. Öyle bir nefretki evlerine, molotof kokteyli haline getirdiğim Eyüp Sabri Tuncer kolonyalarıyla saldırmak istiyorum. Ama hayır yapmayacağım.

Zaten "iş yaparım ben ya" ihtimaliyle yola çıkmam hataydı, şimdi ise iyice saplanıp kaldım. Ama olsun, bu da farklı bir deneyim oldu bana, hiçbir zaman birilerinden öğrenemeyeceğim kadar değerli bir deneyim..

Yukarıdaki cümleyle, şu can sıkıcı durumu çok umursamadığımı göstermeye çalıştım ama aslında fena halde canım sıkılıyor bu işe. Resmen kendimi hapsettim kaldım. Zaten çırak'ı almasam iyice patlayacaktım da. Çok şükür onu işe aldım da, o burdayken bende gün içinde kendimi sokaklara atıp deli gibi geziniyorum.
Sabahları o açtığı için bazı geceler bar'lara falan da takılıyorum. Sabaha karşı eve döndüğümde ise öğleye kadar uyuyorum.
Yapacak bir şey yok. Zaten 1 paket makarna, 8 tane yumurta satmak beni kurtarmayacak.
O yüzden burayı satmayı düşünüyorum.

Geçenlerde, burayı almak için bankadan çektiğim kredinin ilk taksidi geldi, onu öderken öyle bir zorlandım ki gözümden yaş geldi. Oysa böyle olmayacağını düşünmüştüm, bakkalcılıkla atıldığım şu iş hayatında, bir kaç yıla kadar büyük bir iş adamı olacaktım, gazetelerde benden "ünlü gay iş adamı, Londra'ya hipermarket açtı. açılışta sevgilisiyle kameralara bol bol gülen ibne, bakalım sonraki şubeyi nereye açacak" diye bahsedilecekti. Olmadı, belki de olmayacak da.

Öküz Herif'le de arayı açtık iyice. Hepten soğudum ondan. O da, borca battım diye uzak durmaya çalışıyor benden. Sorumluluklarımın farkında olduğumun farkında olmadığı için, borcumu ona yükleyeceğimi sanıyor. Geçenlerde bana "sakın benden borç para isteme" dedi, durup yüzüne baktım. Gerçekten söylemiş miydi bunu, yoksa ben mi yanlış duymuştum. İlk şoku atlattıktan sonra "nee??" dediğimde "duydun işte, tekrarlatıp durma" dedi.
Bir şey diyemedim, öylece bakındım boş boş. Sanki karşımda kimse yokmuş gibi, sanki tek başıma oturmuş çok uzakta bir karaltıyı seçmeye çalışıyormuşum gibi uzuuuun uzun baktım, ama orda olmasına rağmen kimseyi göremedim..

Farklı zamanlarda, farklı cümlelerle ondan para beklentisi içinde olduğumu kapalı bir şekilde defalarca söylemişti, ama bu şekilde açık ve net bir şekilde hiç söylememişti.
Buna sevinmeli miydim, yoksa üzülmeli miydim onu da kestiremiyordum.
Ama bulunduğum şu ruh halinde üzülmek daha mantıklı geliyordu ve bu yüzden yalnız kaldığım ilk anda ıslak ıslak üzüldüm.



Olayın üzerinden günler geçti gitti, şimdi çok da şey yapmıyorum. Yani zaten ilk sıkıntı da bana arkasını dönmeye hazır olduğunu açıkça söyleyen birinden ve üstelik bir beklentim yokken bunu söylemesi, beni üzmekten çok; kırmıştı..
ve bu kırmak öyle bir kırmakki; şimdi acile kaldırılıp tüm bedenimin hemen alçıya alınması gerekiyordu..

Sonra işte bi kaç gün içinde de ilişkimi kestim onunla. Çünkü ondan bir beklentim yokken, bana bunu söylemesi ne bileyim biraz ucuzca geldi.
Bu ucuzluk; onun ucuz olması değil de, beni ucuz biri olarak gördüğünün göstergesiydi ve en çok da buna üzülmüştüm..
Oysa, onun deyimiyle ve defalarca söylemleriyle "ben onun için çok değerliydim, dünyadaki hiçbir şeyle karşılaştırılmayacak kadar önemliydim.."
Ama işte lafda söylemesi kolay olan şeyler, hayatın akışı içinde karşılaşılan durum kadar kolay değildi. O lafların arkasının ne kadar boş olduğunu görmek için bir fırsattı. Gördüm, defalarca gördüğüm gibi..

Sonra oturup düşündüm "ona bir dilenci gibi görünmek için ne yapmıştım ki?" diye düşündüm. Aklıma bir şey gelmedi. Öyle boş boş düşündüm.
Oysa o, benim; kirasını, faturalarını ödediğim bir evde kalıyordu, benim eşyalarımı kullanıyordu, bana ait özgür bir hayatım olmasına rağmen, o bir asalak gibi benimleydi.
Evet sağa sola giderken onun arabasını kullanıyorduk, ama dışarda yediğimiz yemeklerin ücretini Alman usulüne yakın olarak bir o, bir ben ödüyorduk. Eve aldığımız malzemelerde de aynı durum söz konusuydu ve hatta çoğu zaman ben zaten bir çok ihtiyacı zaten almış oluyordum..
 
Ama şimdi; sanki tek bir yastığa başımızı koyan biz değildik gibi, sanki gece uyurken "sırf birbirimize daha yakın olalım, iyice yapışalım" diye çekyatı bile açmayan biz değildik gibi davranmıştı bana..

Hayır bir beklentim yoktu ondan, olmayacaktı da. Çünkü zaten 30'uma kadar tek başıma mücadele edip hayatımı düzene sokmaya çalışırken, elimdekilerle yetinerek yaşamaya fazlasıyla alıştım..
Hem, hayata bir sıfır yenik başlamış olabilirim, şu an çektiğim şutlar hep kaleden dönüyor olabilir, ama sonuç olarak top hâlâ bende.
Elbet bir gün fileleri bulacak olan o golü atacağım. Bundan hiç şüphem yok, sadece biraz daha sabretmem ve şu yokuşu da çıkmam gerekiyor o kadar..

18 Şubat 2015

Ne dediler, ne demek istiyorlardı

Date app'lerinde gezinirken bazen birileriyle karşılaşırsınız ve profillerine bakıp, hakkındakiler kısmına yazdıklarından o kişiyle ilgili bir fikir edinmeye çalışırsınız.
Bazılarının profillerine yazdıkları 2 cümleden ne oldukları anlaşılabilirken, bazılarının ne bok olduklarını bir türlü anlayamazsınız.  Hah işte bugün size o bakıp da hiçbir şey anlayamadığınız profil yazılarını açıklayacağım. Şimdi burnunuzu çekerek deriiiiiin bir nefes alın ve arkanıza yaslanın:

Cümle: Yerim yok, aktifim, sex ariyorum 19 cm:
Asıl demek istediği: Demek istediğini gayet açık demiş. Hâlâ anlamamış olanlar için diyorki; sikimi elime aldım geziyorum, önüme çıkana saplarım, gaybara girdim mi milleti kılıçtan geçiririm.

Cümle: Seninle her şeye varım:
Asıl demek istediği: Geçen hafta sevgilimden ayrıldım ve ayrılık acısı çekiyorum. Karşıma ilk çıkana verip acımı az da olsa dindiricem. (ama bence bu türlerden uzak durun, nerde görürseniz görmemezlikten gelin, körmüşsünüz gibi yapın. çünkü çok iğrenç ve sürekli ağlak haldedirler. kendimden biliyorum. )

Cümle: Günahı bile hakedenle yaşarım
Asıl demek istediği: "dindarım ve göt sikmek veya göt siktirmenin günah olduğunu düşünüyorum. ama allah'ı değil, kendimi dinliyor ve aramaya devam ediyorum. ayrıca günahsa günah, sanane yarrağım" demek istiyor.

Cümle: Bi de böyle deneyek
Asıl demek istediği: Her boku yedim olmadı, başka yemediğim bok kaldı mı bilmiyorum. ama kaldıysa da onu da yemeye razıyım. sıradaki gelsiiin.

Cümle:Sahte dünyada sahte insanlar ve sahte duygular....
Asıl demek istediği: Güzel söz yazmak yerine, google'da bulduğu güzel sözleri çalıp çalıp sevgililerine atan piçtir bu. fazla arabesk bir ruhu olduğu için uzak durun, yoksa sizi kumar masasında kaybeder. ayrıca şehrin en fakir mahallesinde oturur. ot, kubar, ex mex falan kullanır. cigaralığı yanından eksik olmaz. (içlerinde bazıları çok güzel oluyor. yıllar önce biriyle tanışmıştım. şurdan okuyabilirsiniz: http://hayaterkegi.blogspot.com.tr/2010/11/bu-yaznn-tamann-okuyann-butun-dilekleri.html )

Cümle: Olgun yapılı karakter lütfen
Asıl demek istediği: 32 yaşındayım ama henüz ergenlikten çıkmadım. Beni taşıyabilecek, her derdimle ilgilenebilecekleri bekliyorum. 113 kiloyum.

Cümle: Erkek erkeğe olan her şeye açığım
Asıl demek istediği: Zırıl zırıl zırıl'ım. Bu halimden dolayı kimse benimle ilgilenmiyor, dışarda arkadaşlarım bile beni gördüklerinde görmemezlikten geliyorlar. kapalı mekanlarda ise yanak yanağa öpüşmekten her tarafımız alerji oluyor. Sağlam bi sikişi özledim.

Cümle: Olgunlar lütfen
Asıl demek istediği: Baba sevgisini özledim, amca sevgisini özledim. Başımın okşanmasından zevk alıyorum. Saçlarımın karıştırılması orgazm kadar zevk verir bana. Karıştır saçlarımı karıştır.

Cümle: Yaşlılar yazmasın, küfür ederim
Asıl demek istediği: Bakım kremlerine tirilyonlar harcarım, aç kalırım kremsiz kalmam. saçlarımda tek bir tane bile beyaz yok. hepsi günlük düzenli olarak kontrol edilir, var olan beyazlar tek tek yolunur çöpe atılır, çöp poşeti bizzat kendim tarafımdan şehir çöplüğüne götürüp imha edilir. Yaşlılar block!!

Cümle:18-20 yaşında olanlar yalnız yazsın
Asıl demek istediği: Pedofiliyim ama buraya yazamıyorum. Zaten buraya üye olmak için 18 yaş şartını işaretlemek zorundasınız. Umarım aranızda 13 yaşında birileri vardır.

Cümle: sadece REEL'ler yazsın, sanalla işim yok
Asıl demek istediği: yıllardır sanal aşklar yaşıyorum ve artık elimi sikmekten, götüme bir şeyler sokmaktan bıktım.

Cümle: Kendini bilen elit kişiler sadece
Asıl demek istediği: Yurtdışına seks turizmi için çıkarım, gittiğim her yerde önce saunaları, hamamlar'ı gezer bol bol şakırım. Son olarak da param bitince, son güne kadar şehrin açık seks alanlarında turlarım. akşam da önceden aldığım ucuz uçak biletimle uçağın bagajında yurduma geri dönerim.

Cümle: Uslup önemli
Asıl demek istediği: Şu an Boğaziçi Üniversitesi'nde Osmanlı dili ve edebiyatı üzerine yüksek lisans yapıyorum. 18 tane dil biliyor ve hepsini de bülbül gibi konuşabiliyorum. Dünyaya ingilitere kraliçesi olarak gelecektim ama olmadı. başka hayatta inşallah.

Cümle: Resimsizler cevap beklemesin
Asıl demek istediği: Resim ve fotoğrafın ne olduğunu bilmiyorum. İkisi arasında fark yok bence. Zaten siz ne demek istediğimi anladınız.
(bu arada ben böylelerine genelde pikaçu veya çarizar'ın resimlerini gönderiyorum ve "nasıl çıkmışım" diye soruyorum. En fazla 5 dakika sonra blokluyorlar ama olsun :)

Cümle: Önce foto, sonra chat
Asıl demek istediği: Kim olduğunu bilmediğim biriyle her hangi bir şey konuşacak değilim. anlıyorum gizlisin ama yani şizofren olduğunu da kabullenmelisin. Neyse tanışmak istiyorsan fotoğrafını at ve arkana yaslan.

Cümle: Sadece sex, sadece seks
Asıl demek istediği: Çirkinliğimden dolayı kimse beni sikmiyor, bende kimseyi sikemiyorum. Zaten asosyalim de. Resmen kudurdum ayol.

Cümle: 33-45 yaş arası karşılıklı saygı
Asıl demek istediği: Gerçekten artık insanlardan yoruldum ve o hızlı günlerimden çok uzaklaşmak istiyorum. Zaten her gece bar'a gitmek ne kadar eğlenceli olabilirdiki. Off gençtim ve farkında değildim. ama artık farkındayım, ortamlardan elimi eteğimi çektim, evimin kadını, kocamın tokmakçısı olmak istiyorum.

Cümle: Havalı götler yandan geçsin
Asıl demek istediği: Zenginim, arabam değil arabalarım var. Bana hava atanın havasını saf altından yapılma toplu iğnemle alırım. Şimdi defol karşımdan gözüm görmesin seni pis varoş.

Cümle: Me enamore de usted
Asıl demek istediği: (bu ne diyor ben anlamadım. zaten profiline ingilizce şeyler yazan kişilere "selamınaleyküm" diye mesaj atıyorum.)

Cümle: Hıışşşştt sakin, hepimiz deliyiz rekabete gerek yok
Asıl demek istediği: Kafayı yedik farkında değiliz, ama ben farkındayım. İçinizden biriyle ölünceye kadar hunimi paylaşmak istiyorum.

Cümle: Bir tane insan evladı istiyorum
Asıl demek istediği: İbne olduğumu kabul ettiğimden bu yana karşıma çıkan hayvanlar kalbimi yalnız değil, her tarafımı kırdılar. Artık yoruldum anlıyor musunuz. Bazen ibne olmamın allah'ın bana bir ceza olarak yaşattığını bile düşünmeye başladım. Yapmayın lütfen, biz bu kadar kötü değiliz. O iğrenç anlık zevk düşkünlükleriniz yüzünden, hayal kurmaya bile üşeniyorum. Sadece gözlerine baktığımda beni sevdiğini bildiğim biriyle beraber el ele tutuşup uyumak istiyorum. Arada seks de yapabiliriz. ama hoşalndığım kişi beni sevsin diye götümü siktirmekten yoruldum. Artık dikiş bile tutmuyor...

Cümle: Arkadaş arıyorum
Asıl demek istediği: Aşka maşka inanmıyorum. Birini sikmeye veya beni sikmeye onu ikna etmek için pahalı hediye alacak biri değilim. Beleş yüklediğiniz bu app'lerde beleş seks için aranıyorum. Düzenli seks yapacağım biri yeter de artar bana.

Cümle: Aktifim alet234 cm, inanmayan bloklasın
Asıl demek istediği: Sikim küçük değil ama götüme de girecek kadar eğilmiyor. Bir kaç defa eğerek götüme sokmaya çalıştım ama kırılacak gibi olunca vazgeçtim. Eğer siki büyük biriysen bana yaz, ben de sana yazarım.

Cümle: Adam gibi adam'lar yazsın
Asıl demek istediği: Evde kimse yokken dantelli iççamaşırları giyiyorum. Eğer istersen senin için de giyerim. Kıllı taşşaklarımın kırmızı dantelli külodun köşelerinden sarktığı anı görmelisin.

Cümle: Şişli'de oturan aktif çiftiz
Asıl demek istediği:  Evet birbirimizi sikiyoruz, ama birbirimizden bıktık.  Profile "Tost yapmak için kaşar arıyoruz." diye yazacaktık ama vazgeçtik. Her neyse Şişli'deyiz, şişlerimiz dik seni bekliyoruz.

Cümle: I wish you
Asıl demek istediği: ( bu ne demek ya. neyse iyisimi ben ingilizce öğreneyim.)

Cümle: Az laf, çok iş dostum
Asıl demek istediği: Konuşmayı bilmiyorum, sohbet nedir, nasıl yapılır hiçbir fikrim yok. Zaten konuşmayı sadece ihtiyaçlarımı karşılamak için öğrendim. Bunun dışında konuşmak gevezelik bence. Ayrıca hiphop ve rb müzik severim yo yo yo cıs yo yo

Cümle: p'yim
Asıl demek istediği: A arıyorum. Laga luga yapma, fişi prize takmaya hazır ol. İşim gücüm var.

Cümle: hi with photo plz
Asıl demek istediği: (şu ingilizceler için sizlerden açıklama bekliyorum. ne demek istiyo bu gavurlar)

Cümle: Delik arayanlar bye
Asıl demek istediği: Benim bir kalbim var, ama o kalbe bir ok sapanacaksa delik aramak için yola çıkmış birinin oku olmayacak. ben aşk adamıyım, aşk için yaşarım. zaten diğer şeyler boş. ayrıca içimde büyümeyecek bir çocuk var.

Cümle: Olgun aktifim
Asıl demek istediği: 168 boy ve 95 kiloyum. Yaşım 66. Hangi duvarı deleceğimi gösterin, matkabı geçireyim. Yada yuvarlanıp gideyim.

Cümle: xxxx foto isteme
Asıl demek istediği: sikim eğri büğrü, götüm fazlasıyla kıllı. Koltuk altı kıllarımı en son ergenliğe bastığımda kestim. Ayrıca 3 tane meme ucum var. Biri 0,5

Cümle: Sexx sohpet eylence
Asıl demek istediği: Bu ortamlara yeni girdim. İlkokul terkim. Şu an bir tekstil atölyesinde ortacı olarak çalışıyorum. Akşam 19:00'da işten çıkıyorum. Skyp var, resim yok.

Cümle: Sadece pasifler
Asıl demek istediği: Neden kimse bana vermiyor, vericem diyenler neden beni sarhoş edip sikmeye çalışıyor. Sikilmeyi değil, sikmeyi seviyorum.

Cümle: Sakal ve bıyıksızlar yazsın
Asıl demek istediği: Kadınlarla anlaşamıyorum, hepsi 2 dakika sonra yanımdan ışık hızıyla uzaklaşıyorlar. Bana verecek kadın bulamadığım için, kadın gibi erkeklerle ilgileniyorum. Hem zaten erkekler hamile kalmıyor. Geçimsiz huysuz ve art niyetli biriyim. Biraz pezevenk gibi bir bakışım var.

Cümle: Doğru düzgün biri yok mu
Asıl demek istediği: Elimde metre ile geziyorum ama hiç düzgün kimse çıkmadı karşıma. Kafayı düzgünlükle bozdum. Ne olur artık biri çıksın karşıma. Hayır ben obsesif değilim, doktorlar yanılıyor.

Cümle: Gizli pasif şişli
Asıl demek istediği: Bi şirkette muhasebeciyim, çevrem beni hard hetero sanıyor ama içimdeki kedi yavrusundan haberleri yok. Bodrum veya çatı katlarında buluşmaktan sıkılmam, benim için önemli olan ikimizin beraberliği. Öptüm baaaaay

Cümle: P'ler yazmasın
Asıl demek istediği: Çünkü ben de pasif'im ve profilime "pasif'im sikilmekten hoşlanıyorum" yazmaya utanıyorum. Hayır hayır bunun kabullenmekle alakası yok. Ben kendimi kabullendim ama toplum beni kabullenmiyor. Ayrıca sadece aktifler yazsın. Lütfen sert duruşum sizi yanıltmasın, pasifler yazmasın. Sadece aktifler yazsın.

Cümle: $$$$$$
Asıl demek istediği: Para karşılığı seks yapıyorum ve bu sizi ilgilendirmez.

15 Şubat 2015

sosyal medya şeysilerimiz

Bildiğiniz gibi sosyal medya çıktı çıkalı hepimiz birer Freud, İbni Sina, Mevlana, Einstein, Yuri Gagarin, Tesla, Abraham Lincoln, Frida Kahlo, Muazzez Abacı olup çıktık. (ay pardon muazzez abacı nerden çıktı)
Hepimiz çok akıllı, görgülü, bilgili, saygılı ve de entelektül falanız. Hiçbirimiz diğer profil sahibinden daha cahil değil, herkes ötekinden daha iyi ve insancıl.
Ayrıca dünyada gerçekleşen üzücü bir olaya, kimse bizden daha fazla üzülemez ve asla ama asla kimsenin hakkını yemeyiz ve deeee birinin hakkı gasp edilmişse bile onun hakkını en iyi biz savunuruz. Zaten avukatlar falan bok yesin.

Sanatı en iyi biz icra ederiz ve bu konuda herkese ders vermeye dünden razıyız. Hatta bize dün falan da yetmez, daha doğmadan önce hazırız.
Siyaset konusunda söyleyecek az şeyimizin olması, bizim bilgisizliğimizden değil, siyasetin kısır döngüsündendir. Ayrıca avrupada ve de amerikalarda ve de isveçlerde falan böyle siyaset böyle yapılmaz, çünkü biz oralarda siyaset yapmamamıza rağmen ve hiçbir şey okumadan oralarda siyasetin nasıl yapıldığını, insanların nasıl politik görüşleri olduğunu en iyi biz biliriz. Bilmesek bile o an hemen hisseder ve dile getiririz. Şüphesizki bize inananlar için, cahil olmaları yeter de artar.

(ya ben başka bir şey yazacaktım ama yukarıdaki cümleleri yazdım. Oysa alakasızdı. Neyse bu burda dursun, bi gün belki lazım olur)






14 Şubat 2015

Geçmişinde Tacize uğrayan bizim Çırak

Yazı şurdan devam ediyor: ŞURDAN

Çocuk madem okul okumuyor o zaman Kur'an öğrensin diye kursa gönderiliyor ve...
Durun onun ağzından yazayım, böyle başkasının ağzından yazmaya çalışırken yazamıyorum. Bana çok yapmacık ve soğuk geliyor, sanki mesafeli gibi geliyor. Her neyse işte çocuğun ağzından:

Kur'an kursuna aslında okulu da bıraktığım için gittim. sonuçta yaptığım bir şey yoktu ve hepten boş kalmıyım diye. Tabii biraz da ailemin ısrarıyla. Çünkü ailem eğitimimi yarım bıraktığım için benim sokaklarda gezip hap satan çocuklardan olmamdan korkuyordu.  Abi zaten bizim mahallede para kazanmak için ya hırsız olman lazım, ya da hapçı falan. Burada başka yapacak bir şey de yok.
Tabii o zamanlar gerçekten sokakda biraz gezinince sıkıldım ve en azından dini'mi öğrenirim diyerek ailemin de teklifini kabul edip Kur'an kursuna yazıldım.

Kurs iyiydi güzeldi. İşte sabah namazında kalkıp toplu halde namaz kılıyorduk, sonra biraz kur'an okuyorduk, sonrasında kahvaltı ve sabah sporu yaptıktan sonra tekrar kur'an, sonra öğle yemeği, öğle namaz ve kur'an okumakla devam edip gidiyordu.
Günler bu şekilde geçerken ordaki çocuklarla kaynaştık. Artık bir kaçıyla yakın arkadaş olmuştuk ve her şeyimizi paylaşıyorduk. bu paylaşımlarımız arttıkça farklı muhabbetler açıldı aramızda. O zaman daha 16 yaşındaydım ve arkadaşlarımı çok sevmeye başlamıştım.

Onlarla beraber ders alıyor, namaz kılıyor ve 2 haftada bir de ailelerimizle görüşüyorduk. İyiydi güzeldi yani her şey. Hala da severim o arkadaşlarımı.
Biliyor musun sigaraya orda başladım. Geceleri abi'ler yatınca bizim o arkadaş grubuyla kalkıp çatıya gidip sigara içerdik. İlk zamanlar neki bu diye sadece öyle içip geçiyordum ama zamanla bağımlı oldum ve artık sigara içmeden duramıyorum.

O sıralarda hafta sonlarından birinde eve gelmiştim ve babam ceplerimi karıştırıp sigara pakedini bulunca çok kızmıştı. Önce beni dövecek gibi olmuştu ama sonra ben ona "madem kötü sen niye içiyorsun, önce kendin bırak. sonra bana gel benimle konuş" diyerek ilk defa babama karşı çıkmıştım.
Babamın yüzünün aldığı şekil hala aklımdadır. Çok fena bozulmuş ve ben ilk defa ona karşı geldiğim için çok şaşırmıştı. Şaşırtmaktan daha farklıydı, şok olmuştu diyebilirim.

Sonra bir şey demedi gitti. 6-7 ay benimle hiç konuşmadı, normalde Kur'an kursuna ziyarete gelirdi bana 3-5 kuruş para verirdi, ama hiç gelmedi de.
Annem gelip gitti o sıralarda hep.
Sonra bir gün ben yine hafta sonu izni için eve gittiğimde, tam konuşacak gibi olmuştu ama konuşmadı ve ertesi güne kadarda çok karşılaşmak istemedi benimle. Ama sonra ben kurs'a dönerken montumun cebindeki şişliği farkedince bi baktım bi paket Camel sigara.
O gün beni o kurs'a bıraktığı için sigarayı çıkarıp elimde tuttuğumda "başka ihtiyacın olursa söyle" dedi ve öyle barışmış olduk. Sonra bir daha problem yaşamadık. Gerçi bazen çok mal mal hareketler yapıp sinirlendiriyor beni ama yine de babamı seviyorum.

Neyse işte kurs'ta kur'an derslerimiz devam ediyordu ve  nerdeyse 2 yıl olmak üzereydi. Bizim kursun karşısında büyük bir market vardı. Bu marketin sahipleri 2 kardeşdi ve çok iyi iş yapıyorlardı. Müslüman oldukları için de sık sık kurs'a yardımda bulunuyorlardı.
Hatta zekatlarını falan bizim kurs'a veriyorlardı. Bir çok ihtiyacımız onlardan alınıyordu ve biz öğrenciler de arada ufak tefek ihtiyaçlarımız için hep oraya gidip geliyorduk.

Ama bir gün bu kardeşlerden biri biz 3-4 öğrenciyi hocalardan izin alıp alışverişe götürdü ve bizim belki de hiçbir zaman kapısından girip bir ürününü dahi alamayacağımız markaların ürünlerinden kazaklar, botlar, kotlar, montlar aldı. Hepimiz çok sevinmiştik.
Böyle böyle adam bizi ara ara alışverişe çıkarmaya başladı ve bende eve gittiğimde annemler bunları gördüğünde "kursta veriyorlar bunları" diye geçiştiriyordum.

Offf neyse içim şişti, uzatmayacağım. özetle şöyle: adam meğer tacizci çıkmış ve kursda beğendiği öğrencilere bir şey alma bahanesiyle bir kaç sefer bir şeyler aldıktan sonra taciz ediyormuş. Sonra tabii bizim çırağın yaşadığı bu sıkıntılı durum, annesinin sürekli rüyalarına girince, kadın bi gün dayanamamış ve kocasını da alarak kalkıp kursa gitmişler. Kursda Çırağı görüp "ne yapıyon, nasıl gidiyor" diye sorup soruşturduktan sonra, babası oğlunun telefonunu alıp mesajlara bakınca, market sahibinin attığı "akşam bizim eve gelsenize, eğleniriz" temalı mesajları görünce kıyamet kopmuş. Bir de o sırada başka bir ailede çıkıp gelmez mi, üstelik aynı rüyaları görmüşler. Etraf ana baba gününe dönmüş bir anda.
Sonrada işte aileler çocuklarını kursdan almışlar, market sahibi de dayak mayakla kurtulmuş, taciz edilenler taciz edildikleriyle kalmışlar.

11 Şubat 2015

Gay Bakkal'ın Çırağı

Geçenlerde düşündüm taşındım ve bunca sıkılganlık içinde dükkana bir çırak almam gerektiğine karar verdim ve birini aldım. Zaten buraya haps olup kalmışken iyice hayattan soğumamak için bunu yapmalıydım da. Hem belki ufak da olsa kazandığımı paylaşmam, hepimize şu an olduğundan daha iyi gelebilirdi.
Zaten dünya, kazandığını yalnızca kendine saklayanlar tarafından bu kadar çirkinleştirilmemiş miydi?..

Çırak, karşı komşumuzun çocuğu. Daha geçen ay 18'ine basmış, ama etrafta 48 yaşına basmış gibi geziniyor.
Yüzündeki olgunluğu görmelisiniz, öyle bir havası varki sanki elinde baston taşıması gerekiyormuş gibi bir hisse kapılırsınız. Az konuşan, az hareket eden hımbıl bi hava var üzerinde. Bu havasıyla size baktığında, yaz ayında bile sonbaharın etkisini hissedersiniz. Spatulayla kazısanız çıkmaz, o havanın çıkması için çocuğun ölmesi lazım.

Annesi, zengin ve yalnız insanların evlerine temizliğe gidiyor. Ön dişlerinden ikisi yok. Başlarına ne geldiği hakkında bi fikrim yok ama bu dişlerin olmamasına rağmen kadının yüzünden gülüşleri hiç eksik olmuyor. Sanki dünyaya temizlik yapmak ve bu arada da karşılaştığı insanlara sebepsizce gülmek için gelmiş gibi gezinip duruyor.
Oğlunu işe aldığımdan bu yana beni nerde görse, eskisine nazaran biraz daha fazla ve abartılı güle oynaya selam vererek kendimi kötü hissetmeme neden oluyor. Çünkü kadının bu hareketlerini yalakalık olarak algılıyorum ve dünya tatlısı kadın, bu abartılı davranışları yüzünden sırf onunla karşılaşmıyım diye bana yolumu değiştirtiyor.
Kısa boyu, sırtından hiç çıkarmadığı eski püskü lacivert mantosu ve mantonun rengine uygun farklı başörtüleriyle kendi başına bir alem. Ahh şimdi bunları yazarken fark ettim de, ayakkabılarına hiç bakmamışım. Yoksa onlardan da söz ederdim.
Dediğim gibi kadın tam bir gülücük makinesi, o çirkin dişlerine rağmen gülmek onu o kadar tatlı hale getiriyorki anlatamam. Her şeysizliğine rağmen, ölünceye kadar yüzü hep gülsün inşallah.

Çocuğun babası bir şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışıyor. Yıllardır aynı şirkette ve hiç bıkmadan vardiyalarına gidip geliyor. Sabırlı adam vesselam.
Karısından 3 yaş küçük olmasına rağmen, karısı çok kısa boylu ama onun aksine adamın Hulk gibi bir görüntüsü var. Omuzlarının genişliği iki şehrin mesafesi kadar. Zaten karısıyla arasındaki yaş farkını da Çırak söyledi ve ekledi; bazen annem, babama "seni, beni kaçırmaya ikna etmesem kim seni alacaktıki?" deyip espri yapıyor.

Bir de kız kardeşi var. Onu çok seviyorlar. Hatta Çırağın anne ve babası ilk çocuklarının kız çocuğu olmasını o kadar çok istemişlerki bizim Çırak sikli olarak doğduğunda anne-babası hayal kırıklığı yaşamışlar ve zamanla alışmışlar ona.
Ama sanırım o sıralarda bu nedenden dolayı bazı duygular tam yaşatılmamış çocuğa bir şeyler olmuş, bir şeyler yanlış gitmiş. Duygular tam olarak değil, biraz farklı evrilerek yaşanılmış. (Buraya çok girmek istemiyorum, belki ilerde)
Sonra kız çocuğu için biraz daha uğraşmaya başlamışlar ve yıllar sonra anca kız çocukları doğmuş.
Kadının normal hali bile zaten biraz terelelli gibiyken, kız çocuğu olduktan sonra iyice kafayı sıyırmış.
Çocuğunu 6 yaşına kadar, yani şu anki evlerine taşınıncaya kadar hiç dışarı çıkarmamış. Yani kızının doğumundan sonra bir psikopat olmuş çıkmış.
Bu yeni komşular misafirliğe gidip gelirken kadını telkinlerle ikna etmişler ve bayramda seyranda kızı dışarı çıkarmaya başlamışlar. Ama dışarı çıktığında da hep annesi yanında ve sürekli başının etini "aman kızım oraya dokunma, aman kızım şuraya girme, aman kızım onu elleme, aman kızım etme..." diyerek afiyetle yemiş bitirmiş.
Bu gittikçe garipleşen davranışlarının üzerinden yıllar hızla geçip zorunlu eğitimden dolayı, okula gitmeye başladığının bir kaç hafta sonrasındaki bir gün, kızı okuldan dönüşte bir anda yatak döşek hasta olmuş ve hastaneye götürmüşler. Doktorlar kızlarının bünyesinin çok hassas olduğunu ve okulda kaptığı bir mikrobun onu bu hale getirdiğini belirtmişler. Kadının dediğinine göre "kızımı hep böyle büyüttüm diye oldu. keşke onu küçükken sokağa çıkarsaydım da toz toprağa bulansaydı biraz. Şimdi en ufak bir gripte bile ölecek gibi oluyor..."
"Allahım şifa versin" demekten başka ayağımdan gelen bir şey yok. Pardon elimden. Pardon ağzımdan. Pardon gönlümden, yani içimden...

Hafta sonları sabah saatlerinde küçük eski model arabalarına binip bi yerlere gidiyor, teee akşam geç saatlerde anca eve dönüyorlar. Hayatlarındaki tek renk arabalarının gri rengi olabilir. Ailece arabaya tapıyorlar.
Yaşadıkları 1+1 evlerini krediyle almışlar, 4 yıl sonra kredi ödemeleri bitecekmiş ve kredileri bitince de köye (kütahya'ya) taşınacaklarmış. Babası öyle demiş ve yine üşenmeden uzun uzun "hiçbir zaman zengin olamayacağım, hayatım hep fakirlik içinde geçti. Annenin de öyle. Bize babamızdan bir şey kalmadı ve ona çok kızgındık. Ama sen bize kızma diye bu arabayı ve evi aldık. Bir kaç yıl sonra köye taşınıcaz, sana da bu evi bırakacağız. Kız kardeşin zaten evlenip bir ev kurar. Sen de evlenirsen bu evi kurarsın. bize de kızmazsın. Zaten istanbul'un pisliğini çekmemizin tek nedeni sana bir ev bırakabilmek. Başka da amacımız yok. Sana oku dedik okumadın, bizi okutmadıkları için ailelerimize kızgındık. ama sen okumayınca sana kızdık. İlerde anlayacaksın ama şimdi erken. Okumak istemiyorsan bu senin kararın, bir şey diyemeyiz" diye ekeleye ekleye aylarca çocuğun üstüne gitmemişler fakat yararı olmamış.

Aradan zaman geçmiş. Bilirsiniz zaman hızla geçer zaten. Bu geçip giden zaman ilerisinde bir yerde "çocuk soytarı, esrarkeş falan olur" korkusu sarın, en azından yoldan çıkmasın diye düşünerek götürüp zorla yatılı bi Kur'an Kursu'na yazdırmışlar ve çocuk 2 yıl sonra kurstan kaçmış.

Devamı için tıkla: https://hayaterkegi.blogspot.com/2015/02/crak.html

05 Şubat 2015

gay bakkal'ın feminen halleri

İbneysen, toplum içinde kendini normal biriymiş gibi kamufle edemiyorsun. Oysa normalsin. ama işte seni normal kabul etmiyorlar ve sen de mecburen, kabul edilmeyen bu durumla baş etmek için kendini her şekilde sınırlayarak ve hatta kamufle ederek yaşamaya alışıyorsun. Sanki bir bukalemun gibi yaşamak senin için gerçek normallik oluyor. Oysa insanlıktan çıkıp hayvan olmuşsundur. Bu yüzden olsa gerek çoğumuz bir yerden sonra yolumuzu şaşırıyor ve nerede olduğunu bilmeden, nereye gittiğini bilmeden öylece yürüyüp gidiyor. Buna da yaşamak diyor herkes..

Görüntünü, hareketlerini başarılı bir şekilde kamufle edip onlardan biri olsan bile konuşmaya başladığın anda foyan ortaya çıkıyor gibi bir hisle dolup taşıyorsun. istediğin kadar saklan, merhaba dediğin anda bütün başlar sana "aaa ibneymiş lan bu" bakışıyla beraber dönüveriyor.
bugünlerde bakkalda bu durumu daha fazla hissediyorum.
1 kilo pirinç almaya gelen müşterilerin, siparişlerimi getiren toptancıların, sebze almaya gittiğim depo'cunun bakışını görmelisiniz. o masum başlayan konuşma, en fazla 45 saniye sonra resmen kendimi siktirecekmişim gibi bir bakışmaya dönüşüyor. İğrenç olan ise bazılarının benden onlara küçük bir işaret vermemi beklemeleri..

Bunu fazlasıyla farkediyorum ve yaşıyorum. Bir kadının toplum içinde nasıl yaşadığını ve neden sürekli tacize uğradığını daha iyi anlayabiliyorum. Toplum feminenliği "sikilecek" koduyla beraber algılıyor ve siz istediğiniz kadar "hayır ben sadece 1 torba patates, 2 kasa çarliston biber almaya gelmiştim" deyin.
Ne dediğim kimsenin sikinde değil, herkes ufak bi kırıklığı olanı orada anında sikmenin yolunu arıyor.

Müşterilerde öyleler. Sanki sesimdeki feminen kırılganlık tüm bedenimi önlerine sermişim gibi davranmalarına neden oluyor.
Evli barklı adamların gecenin bi yarısı karıları evde izin vermediği için, evin dışı diye bakkalın önüne gelip sigara zıkkımlanırken, açtıkları o "hadi bu muhabbet seks'le sonlansın" adlı subliminal cümlelerini duymalısınız.
Ya da ev kadınlarının "kocamı ayartmaya kalkışır mı bu" adlı bakışları.
Ya da küçük çocukların kapıdan girdiklerinde onlara "hoşgeldiniz fıstıklar, ne istiyorsunuz" dediğim andaki o kendi aralarındaki bana bakıp bakıp kıkır kıkır gülmeleri.
Çocuklarınki olmasa bile, bahsettiğim haldeki yetişkilerin hepsi midemi bulandırıyor. Bu bakkalı açarak yanlış yaptım.
Çünkü burada kalbim biraz daha kırılıyor.

Diğer yazı: http://hayaterkegi.blogspot.com/2020/02/cins-iliski.html