-->

14 Temmuz 2014

Hayat devam ediyor anacım

Yeni eve taşındım. Güzel bir ev aslında. Tek sıkıcı yanı: kutu kadar olması ve kutu kadar olmasından dolayı da kirasının düşük olması. ama yine de güzel.
Oysa oldum olası büyük evleri sevdim ve bu yüzden hep büyük evlerde yaşadım. Yani tabii saray büyüklüğünde evler değillerdi ama yani iki adımda mutfağa, yatak odasına, tuvalete veya diğer odalara da geçmiyordum. Yani 3-5 adım daha fazla atıyordum.
Gerçi bu evin biraz küçük gelmesinin nedeni Cihangir'deki evin çok çok büyük olmasından dolayı olabilir. Çünkü bildiğin 130-140metrekareydi ve zaten evin büyüklüğünden dolayı bazen arkadaşlarımla top oynadığımız bile oluyordu. Neyseki genelde gündüz oynadığımız için kimse rahatsız olmuyordu.

Bu evde ise işte iki adımda evi bitiriyorum ve top oynamak yerine göbek atıyorum. Ama yani evimi sevdim. Bi şikayetim yok çok şükür. Tek şikayetim gece yarısı canım sıkıldığında kalkıp Taksim'e gitmek için ödediğim taksi parası. Mübarek 25 TL tutuyor ve benim de canım çok sıkılıyor.
Hele birde ilk birkaç gece Taksim'e gidiş gelişimde, taksimetrenin nasıl hızla değiştiğini gördüğümde kalbim duracak gibiydi. O rakamları görmemek için gözümü sımsıkı yumup durdum ama nafile. Her defasında taksi parası götümde patlamaya başladı.
İlerleyen günlerde kendimi taksi parasına alıştırayım dedim ve taksimetreye hiç bakmamaya başladım. Ama ben bakmayınca sanki taksi metre bana bakıyordu. Böyle resmen nereye baksam taksimetrenin beni izlediğini sanıyordum.
Sonra aman koy götüne gitsin dedim ve her gidiş gelişimde şöförlerin inadına taksimetreye dik dik bakmaya başladım ve nihayet artık taksimetreye alıştım. Artık gecenin bi yarını canım sıkıldığında kalkıp taksim'e gitmek istersem en fazla 25-28 tl ödüyorum ve bunu bildiğim için de çok koymuyor. Ama doğrusu şu ki; taksimetreyi her ne kadar kabullenip bakmamaya çalışsamda, sol gözüm sanki otomatikman taksimetreye kayıyor ve öyle kalıyor. Bi gün gözümü çıkarıp taksimetrenin önüne bırakıcam ve "al al, doya doya bak" diye fırça atıcam, olcağı o yani.

Taksimetre parası götümle patlarken, taksicilere de sulanmaya başladım. Geçen eve dönerken adama öyle bir sulandımki ve hatta işi sulanmaktan öteye götürüp adamın bacak arasına el attım. Rezillik diz boyu bende. Neyseki adam "çok uykusuzum birazdan mesaim bitecek, sende boşuna yorulma" dedi. Ben rezilin tekiyim de, taksici de maşallah bayaa olgun ve gayet normal bi şekilde beni tersledi. Daha doğrusu terslemedi de; böyle sakin sakin beni de sakinleştirdi. Hayır yani olay nasıl oraya geldi ben de hala anlamış değilim. Iyyy rezilin tekiyim ve adamı taciz etmem resmen utanılacak bir durumdu. Off bu konu aklıma geldikçe utanıyorum.

Ya konu yine nerden nereye kaymış. Neyse ben yeni eve taşındım ve sevgilimle de devam ediyoruz. Ama doğrusu bu ara ondan o kadar çok soğudumki; nedenini de bilmiyorum. Bazen kendi kendime "keşke hiç tanışmasaydık" diyorum, bazen de "iyiki tanışmışım" diyorum. Onun hakkında ne düşündüğümü tam anlayamadım ve bu ara kafam çok karışık. Neyse dur onu sonra anlatayım. Böyle biraz duygusallı yazayım onunla olan ilişkimizi. Çünkü bu ara uykusuzluk sorunum var günde 3-4 saat anca uyuyabiliyorum ve her şeye canım sıkılıyor. Bir de böyle garip gurup bişi oldum çıktım.
Off başım ağrıdı valla. Sonra geleyim yine. öptüm cnm.bye. bye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.