-->

03 Ekim 2011

Bi şeyi çok istiyorsan ondan vazgeç. İşte o zaman evren sana sike sike verecektir.

Cuma gecesi iş çıkışı istiklal'de dolanıp durdum. Sonra yine klasik kitapevi ziyaretlerini gerçekleştirip, geçen haftalarda başlamış olduğum yeni kitaplardan birini daha bitirdim ve gecenin ilerleyen saatlerinde bi gay cafeye direkt geçiş yaptım. Burda eller havaya misali ortalıkta dolanırken, saatler gecenin bi yarısı oldu ve çıkıp bara gittim. Barda önceki  hafta tanıştığım çocuklardan birine rastladım. Gerçi çocuk diyorum ama bildiğin eşşek kadar adam işte. Ama yaşıtım olunca ben çocuk diyorum o ayrı. Benden çok hoşlanıyor. Sürekli götümü, mötümü elledi, bir iki dudaklarıma yumulmasına izin verdim. Ama çok genç olduğu için herhangi bir tahrik unsurum olmuyor onunla. Daha doğrusu sadece çok sıcak kanlı ve cana yakın olduğu için her yerime dokunmasına ve cimcirmesine ses etmedim.

Aslında birazda kendi halim aklıma geldiği için, bana karşı rahat olmasını ve dilediği gibi davranmasını istedim. Çünkü ben hoşlandığım adamlara yaklaşmak istediğimde karşımda buzdolabı gibi bitiveriyorlar. Hani en azından çocuk tipim olmasa bile, bende hoşlandığı için bana istediği gibi dokunmasına izin verdim. Hani içi hoş olsun, gönlü kalmasın. Hevesi varsada bana dokundukça hevesini bitirsin diye ses etmedim. Aslında sadece böyle düşündüğüm için değil. Bi yandan onca kişinin içinde bana böyle bakması, sanki dünyadaki tek yakışıklıymışım gibi davranması ara ara hoşuma da gitmedi de değil. Ama olay biraz ilerleyince "dur" dedim ve "sadece rahat ol, ama daha fazla ileri gitme" demek zorunda kaldım. O da bunun üzerine özür diledi ve tekrar kafamıza göre takılmaya devam ettik. Bi ara "benden neden hoşlanmıyorsun" diye sordu, bende "hayır hoşlanmamakla alakalı bir durum değil. Ben sadece piçlerden ve çirkin adamlardan hoşlanıyorum. Sense çok fazla düzgün birisin. Sanırım o yüzden sana karşı bir şey hissedemiyorum" dedim. Durup suratını ekşitti ve sonrada dayanamayıp güldü. O anda yanımızdan piçin biri geçiyordu, bende "bak şu tiplerden hoşlanıyorum" dedim. Adama bakıp "ıyyyy, öfff ne buluyorsun bunlarda??" diye pis pis söylendi.

Aslında kendimi bildim bileli hep böyle oldum. Nerde piç, nerde bi orospuçocuğu, şerefsiz dangalak varsa gidip onun peşinden koşturuyorum. Zaten bu çocuk, gece boyunca bakıştığım tipleri gördükçe "yaa sen ne yapıyorsun, bu adamın nesine bakıyorsun. allah aşkına bırak şunları kendine zarar verdirteceksin" diye diye kafamı sikti. Bi ara dayanamadım "siktir git sanane ammına koyim" deyince biraz bozuldu ve gitti. Uzaktan böyle kırgın kırgın bakıp durunca dayanamadım ve gidip gönlünü alıp "ya ben böyle tiplerden hoşlanıyorum. o yüzden bana ne yapcağımı, kiminle takılacağımı falan söyleyip durma" dedim ve barıştık. Dudaklarıma yapıştı ve sımsıkı sarıldı bana. Sonra dans etmeye başladık ve onun arkadaşları gelince beraber takılmaya devam ettik.

Bi ara bu takıldığım fazlasıyla düzgün tiplerden sıkılıp, bi hırsızın peşinden barın her köşesini gezdim, ama adam bana dönüp bakmadı bile. Ammına koyim onunla da hiç kimse ilgilenmedi, ama o da dönüp bana hiç bakmadı. Sonra saat 3 gibi olurken, en son geçen yıl yatarak tanıştığım ve ondan sonrada sürekli barda karşılaşarak arkadaş olduğumuz bi piçle karşılaştık. Ne yapıyorsun muhabbetleriyle başlayan sohbet kendine "iyi bak"la yarım kalınca, tekrar diğer hırsızın peşine düştüm. Ama ııh piç hiç ilgilenmedi bile. Bende gidip konuşmadım, o ağırdan alıp kaçtıkça bende peşinden gidip hiç konuşmayarak ona cehennem azabı çektirdim. Orospuçocuğu bi ufak gülümsese tamamdır da, dersin sanki kalas.

Öyle böyle derken geçen yılki piç geldi ve biz muhabbete falan başladık. Sonra bahçeye çıkıp muhabbeti devam ettirirdik ve bu esnada "benimle gelmek ister misin?" dedi. Bende zaten buna ayılıp bayıldığım için hemen "evet gelirim" diye atladım ve o bunun üstüne "eğer gelmek istemiyorsan sen takılmaya devam et"  diye kendini ağırdan satmaya kalkıştı. Bende hemen "yok yok gelmek istiyorum" dedim ve o gülüp dudaklarıma yapıştı. Tam o anda hırsız gelip karşımda durup bize baktı ve ben hırsızı farkedince, daha büyük bi iştahla geçen yılki piçin dudaklarına asılıverdim. Sonra bardan çıkıp ona gittik ve soyunup evin içinde dolanmaya başladık. Dolaşırken farkettimki artık bedenimle barışmıştım. Çünkü daha önce birinin bana bakmasına dayanamazdım. Soyunmam için illa karanlık olması gerekiyordu ve şimdi ise içeride tüm ışıkların açık olması sikimde bile değildi.

Sonra çıplak bi halde mutfakta ben kendime kahve yaptım, o da bitki çaylarından harman çorman bir şeyler yapıp geldi. Koltuklara karşılıklı bi şekilde oturup, ilişkilerimizden ve ailelerimizden, falan bahsedip, hayatımıza girip çıkanlara biraz küfür falan ettik. "Neden benimle ilgilisin" diye sordu durup dururken "çünkü senden hoşlanıyorum" dedim. "çünkü piç bi yüzün var ve hatta yüzün yalnız piç değil, sende çok piç bir hava var, sanırım o yüzden senle ilgileniyorum" deyip durdum. O ise "aptal mısın, nesin?" adlı bakışlarını takınmış bana bakıyordu ve ben susunca "nasıl yani?" dedi, bende "düzgün bi tip olsan senle ilgilenmezdim, ama sende piç bi hava var, arıza olduğun belli. O yüzden senle ilgileniyorum" dedim. "Hep böylemiydin" dedi "evet" dedim ve daha önce aşık olduğum tinerciden falan bahsettim, güldü. Bende güldüm. "Ama sana hiç bir zaman bir şey veremeyeceğimi biliyorsun değil mi?" dedi "evet biliyorum, ama hoşuma giden şey de bu zaten" dedim. "peki neden kendine bunu yapıyorsun?" diye sordu bende "bilmem. Hoşuma gidiyor. Senin karşılık vermeyeceğini bile bile kendi içimde yaşıyorum. sadece bunu bilmek bile hoşuma gidiyor" deyince, o sözümü kesip "hastasın sen" dedi ve dudaklarıma yapıştı. Bir iki karşılık verdim sonra durdum. O sırada eve bi kız arkadaşı geldi selamlaştık falan, sonra kızı orda bırakıp kalktık. tuvalete girip birbirimizin çükünden tutup işedik. Daha sonra yatak odasına geçtik. Yatağa uzanıp "sadece sarılalım" dedik birbirimize ve sarıldık.

Ama 5 dakika sonra yaraklarımız hafiften hafiften kalkışa geçince dayanamadık ve birbirimizi parçalarcasına bi başladıkki, ben boşalınca olay bitti ve uyuya kaldım. Sonra bi ara uyanınca tekrar sevişmeye başladık ve bu sefer o boşalınca uyuya kaldı. O uyurken bende tavana bakınıp "neden geldim buraya" diye kara kara düşünüp uyuya kaldım ve sabah uyandığımda saat 09:00 du.

O benim uyandığımı farkedince bir şeyler mırıldandı, ben de "hım hoom" falan yaparak kalkıp çişimi yapmaya gittim ve geldiğimde o hala bir şeyler mırıldanıyordu. Bende "sus artık" deyip dudaklarına yapıştım ve sonra öyle sarılmış bi halde biraz uyuklamaya başladık. Aradan ne kadar zaman geçti biliyorum, bi ara uyandım ve "artık gidiyim. Saat geç oluyor işim var" falan deyip üstündeki çarşafı çekip yere attım ve ona baka baka giyinip, daha sonra üzerine atladım ve bir iki öpücük daha derken tamamen uyandım ve "çıkıyorum" deyip çıktım. Taksime geldim fransız konsolosluğunun cafesinde kahvaltı yapıp eve gitttim ve uyuya kaldım. Sonra akşama doğru uyandım ve bara gitmek istediğimi söyledim kendi kendime ve o arada yine uyuya kalıp, gecenin ilerleyen saatlerinde gözlerimi açtığımda saat 01:30 du.

Kendi kendime "üüff bu saatte bi yere gidilmez" deyip banyoya girdim. Duş alıp osbir çektim ve sonra gelip six feet under dizisini izlemeye başladım. Sabah 08:00 e kadar nette dolanıp durdum, daha sonra uyumak için bir porno film açıp izledim ve osbir çekip uyuya kaldım. Akşama kadar uyanıp uyanıp osbir çektim, blog yazısı yazıp yayınladım ve ayağımı dişleyen karıncalara küfür ettim, balkondaki güvercinlere "salaklaaar" dedim ve buzdolabındaki yumurtaları kırıp yedim. Akşam taksime çıktım. Kitapevlerinden uzak durmaya çalıştım, eski bir arkadaşımı aradım cevap vermedi ve yine başka bi gay cafeye gittim ve tatatataammm.

Cafe sahibiyle "hoş geldin" tokalaşması yaparken, yanında sıcacık sıcakcık gülümseyen biriyle göz ucuyla ufaktan göz göze geldik ve ben beğendiğim birini gördüğüm zaman elim ayağım dolandığı için sanki onu takmıyormuş gibi davranmaya başladım. Hafif kilolu, kumral ten, kır saçlı ve kirli sakallıydı. Garsondan bi sigara alıp, masadaki mumlardan biriyle sigaramı yakarken onun beni izlediğinin fazlasıyla farkındaydım. Bende o izliyor diye daha bi artist tavırlar içinde sigarayı yakıp derin bi fırt çektim ve sigara içmeye alışkın biri olmadığım içinde öksürük tuttu beni. Öksürük tutunca çok bozuldum lan. Bütün karizma yerle bir oldu. Hemen balkona kaçtım ve garsondan bi kahve isteyip uzaklara dalıyor numarasına yatıp onun sağ tarafıma düşüne siluetine daldım.

Az sonra garson kahvemi getirirken, ona "ya şu adama söylesene bi kahve içelim" dedim ve garson ciddi olup olmadığımı söyledi. Bende ciddi olduğumu söyledim ve garson "ama aramızda kalsın adam evli" dedi. Bende "önemli değil" dedim ve o söylemeye gitti. Bu arada benim kalbim duracak gibi oldu ve acaba kabul eder mi, yada beni çok basit biri olarak görecek mi, falan diye düşünürken garson gelip kabul ettiğini söyledi. Kabul ettiğini duyunca "benden daha iyisini mi bulacak" diye kendi kendime havalara girdim.

İlk olarak garsonun onunla dalga geçtiğini düşünmüş, ama sonra garson "yemin billah, kur'an çarpsın" falan diye yemin edince, adam inanmış ve "birazdan gelirim" demiş. Aradan bi 5 dakka falan geçmiştiki ben kahvemi içerken o geldi ve "merhaba" dedi. Hatta o gelmeden önce ben bu olayları tweetliyordum. Elimi uzattım ve tanıştık. Sonra 1-2 saat kadar konuş konuş konuş hop "istiklal'e çıkıp bir iki tur atalım mı?" dedi. Bende sevindirik oldum ve "olur" dedim, sonrada çıktık. İstiklal'de götümüzde kelebekler uçuşaraktan bir iki tur attık ve konuşurken birbirimizi tanımaya devam ettik.

35 yaşında. Yani benden 9 yaş kadar büyük. Bu arada garsonun, onun evli olduğunu bana söylediğini ona söylemedim ve sohbet esnasında çok da abartmadan "evli misin?" dedim. "Evet" dedi. 6 yaşında bir kızı varmış. Sonra fotoğrafını gösterdi. dünya tatlısı bi kız çocuğuydu. "Allah bağışlasın" falan deyip sohbete devam ettik. "Karımı sevmiyorum, ama beraber yaşıyoruz" dedi. "Neden sevmiyorsun?" falan dedim "bilmiyorum bi türlü tam olarak birbirimize ısınamadık ama evliyiz hala" dedi. Sonra bana "bu senin için sorun değil mi?" diye sordu, bende "hayır neden sorun olsunki, sonuçta akıl sağlığın yerinde ve ne yaptığını bilerek yaşıyorsun" dedim. Gülümsedi. "Ama bir çok şeyi eksik yaşayacaksın" deyip konuya devam ettik.

Sonra gece boyunca konu devam etti ve o da aralarda "sen nerden karşıma çıktın yaw" deyip deyip durdu. "Niye ya kötü mü oldu" diye sordum ve "yok ya gidip kahveni içseydin işte sakin sakin" falan dedi. Bende onun bu takılmalarına biraz bozuldum "iyi öyleyse. hiç tanışmamış olalım" dedim "yok yaa olur mu öyle şey canımsın" deyip sokağın ortasında sarıldı bana. Mutlu oldum, hemde çok. O böyle şeyler söylerken, bende içimden "acaba karısına da aynı şeyleri söylüyor mudur?, karısına da sokakta böyle sarılıyor mudur?" diye bir şeyler düşündüm. Ama baktım düşündükçe iş karışıyo, bend boşverdim.

"Bu saatte dışarda olman sorun olmuyor mu?" diye sordum ve o da "yok bugün izinliyim" dedi. "Hımm iyi ama eğer sorun olursa rahat ol, evin çoluk çocuğun her zaman ilk planda olsun" dedim, o da gözlerime "aptal" der gibi bakarak güldü. "Ya ama öyle doğruya doğru yani" dedim ve güldük. Sonra biraz daha takıldık ve o eve gideceğini söyledi. Durakta ayrıldık bende eve gittim. Sonra beni aradı "iyi geceler" falan filan dedik ve uyudum. Sabah aradım "ne yapıyorsun" falan gibisinden, "hiiiç" dedi. "Ya ben gece uyuyamadım" falan dedi. "Niye?" dedim, "bilmem sen bilirsin" dedi. O "uyuyamadım" deyince kafamda o ve karısı yanyana uzanmış halde canlanıverdiler ve onun gözlerini tavan dikip beni düşündüğünü görür gibi oldum. Tuhaf bi duygu. Bugünde gün boyu 5-6 defa arayıp durdu. Hatta az önce bile onunla konuştuk. Ben bu kadar aranmaya alışık değilim. Belkide hiç bu kadar ilgilenilmediğim için olsa gerek. Bilmiyorum işte öyle yani.

6 yorum:

  1. çok acayipmiş yahu.. bir de karışık evli adam mevzuları.. ne diyim böyle şeylere yorum yapmayı sevmem aslında, sanki ben bi halt biliyomuşum gibi hissederim. sadece içimden geldi bişiyler demek =)
    fakat piçlerden hoşlanıyor olman çok hem de çok tanıdık bir duygu, kahretsin! =)

    YanıtlaSil
  2. sittiret herşeyi, yaşa. korkma.

    pişman olcaksanda sonunda, yaşamadığın şeydense yaşadığın şeyden olsun:)

    öperim o sürükleyen parmacıklarından.

    YanıtlaSil
  3. hayat erkeği adının çok güzel olduğunu söylemiş miydim:)

    hayatı kıyısından köşesinden tırtıklıyoruz işte.. bu tırtıklamalarımız çabalamalarımız olmasa anlamını yitirecek sanki her şey. yitirecek evet.. hayata anlam katmak anlamı ver etmek var ettiğini de yaşamak lazım..

    devam hayat erkeği..

    YanıtlaSil
  4. hangi arada yasadin bunlari,bende diyorum ki simdi terapi,kosturmaca ay yazik umarim en kisa zamanda atlatir su rahatsizligini vs vs ama kirdigin cevizlerin haddi hesabi yokmus baksana,kolay gelsin gozu olaninda gozu ciksin,kir sacliyla sana bol sans heaaa haddim olmayarak birseyi sormak istiyorum;hic korkmuyormusun hic tanimadigin adamlarla sadece slm kelamdan sonra biryerlere gitmek urkutmuyormu seni hic,ne bileyim,katili var sapigi var ruh hastasi var optum en gocamanindan dikkatli ol

    YanıtlaSil
  5. @Lalehan ölümümüz piçlerinden elinden olsun =Pp

    @Balçık aynen yaw. Ne o öyle 60ına gelip arabesk kafalarda "keşke yaşasaydım" söylemleri. Yaşamadıklarıma ağlayacağıma, yaşadıklarıma ağlarım sızlarım daha iyi. Birde abi hayaa keşfetmeye geldiğimizi düşünüyorum. Yaşamayıp kendimi ve hayatı keşfetmekten geri kalacaksam ot'dan ne farkım varki.

    @Özge tenk yu =) dediğin gibi tırtıklamaya devam.

    @Soda yaw 1-2 gün öyle karalar bağladım, sikimi tuttum. Gözümü kapadım ama yapamıyorum abi. Sokakta yakışıklı birini gördümmü altına veya üstüne yatmak istiyorum. Yani sorun böyle bişi. Ama tabii dediğim gibi bunu farkedip kabullendiğimden bu yana daha bi sakinleştim. Sex istemiyorum ve kendimi yer yer bayaa tutuyorum bile. Beni koparan yorumunla Gocaman öptüm =)

    YanıtlaSil
  6. Olcay
    Hayat erkeği seninle ortak bir noktamız var aslında. Ben de otobüste gördüğüm yakışıklı adamları dudaklarından öpmek, onlara sarılmak istiyorum ama yapamıyorum. Gördüğüm her yakışıklıya uzun uzun bakıyorum. Bu halimden bazen şikayet etsem de gizli gizli bakmayı seviyorum. Biseksüel olmak çok zor be amınakoyim!

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.