-->

02 Ağustos 2011

Kendimden kısa kısa haberler (1)

Sarılıp ağladığım yastık o kadar kirliki artık ayaklarımın altına bırakmaya başladım.
Örttüğüm battaniye aylardır yıkanmadığı için artık yer yatağı haline geldi.
Ve emektar çaydanlığım rengini unuttu. Çay bardaklarım da geçen ay bitti. En son kendi kendime kızdığım bi anda karşımda dik dik duruyordu dayanamadım "ne bakıyorsun öyle yıkıl karşımdan" dememe rağmen kıpırdamayınca alıp vurdum duvara. Neyseki çin malı 1 tl'lik nescafe fincanım var.

Balkona yuva yapan güvercinlerin yumurtasının tadını çok merak ediyorum. Ama doyurucu olarak görmediğim için dokunmuyorum. Yoksa beni doyuracağını bilsem çoktan menemen falan yapmış olurdum.

Banyoda şampuanı en çok osbir çekmek için kullanıyorum ve bu sayede taşşak kıllarım çok güçlü oldu. Apış aramdaki kılların hayatı kurtuldu, o bölgede kırılma dökülme falan tarihe karıştı.
Şampuanı osbirde kullanırken arada götümü de onunla yıkıyorum ve bu sayede götümdeki kıllarda bayaa sertleşip güçlendiler. Hatta göt kılı olmaktan çıkıp resmen çalı süpürgesine benzediler. O kadar sertleştilerki sıçtıktan sonra kıçımı yıkarken elimi bile ağrıtıyorlar.

Sol elimle yazı yazmaya merak saldım bu ara. Neden yaptığım hakkında bi fikrim yok, sadece sol elle yazmak çok zor onu öğrendim.
Altkata yeni bi zilli taşındı. Eve giren çıkan yakışıklıların haddi hesabı yok. Bu yüzden onunla arkadaş olmaya karar verdim.

Giriş katındaki bakkal kürt olduğu için geçen gün karşı apartmanın ağır ablasından "zaten siz pis kürtler geldiğiniz gibi marketi alıp mahalleyi ele geçirdiniz" diye fırça yedi. Salak karı bi kaç gün rejim yapıp kilo verse onu da siken çıkacak ama o kadar kiloluki, ammını görmek için o göbeği kenara itmek imkansız. Onu siken olmayınca bakkala sardı. Amma bakkal evli ve evi ağır ablanın bi üst katında.

Bi üst sokakta bi travesti yaşıyor ve sadece geceleri dışarı çıkıyor. Ramazan ayında travestilerin çoğu sikişmiyorlar ve sanırım o da sikişmeyen travestilerden biri. Şimdi sikişmeyeceğini de düşünürsek sanırım ramazan ayı boyunca geceleri de dahil, hiç dışarı çıkmayacak ve 1 ay sonra kafayı yemiş olacak. Onu ve onun gibi insanları duvarlar arasına hapseden toplumun topunu sikiyim.

Geçen hafif tombiş, tatlı mı tatlı biriyle tanışmıştım. Onunla arada görüşüyoruz. Ama daha aramızda bir şey olmadı. Çünkü kararsızım. Acaba sadece arkadaş mı olayım, yoksa onun dediği gibi sexe dayalı bir arkadaşlığımız mı olsun? Onunla yalnız kalmamak için kalabalık yerlerde buluşuyorum. Çünkü yalnız kalırsak kesin bi boklar çeviririz.

Zaman dediğin şey fatura ödeme günü gelince cebinde beş kuruş para olmamasıdır be gülüm. O an dünya duruyor. Neden çalışıyorum soruları tangur tungur kafama vurmaya başlıyor.

Laptopum eski siyah beyaz televizyonlara özendi. Ekranı gidip gidip geliyor, karıncalanmalar bitmiyor ve mouse yarım saat sonra anca tık diyor. Ama bir iki nazik denemeden sonra iyice sinirlenip laptopun ekranına bi tane çakınca, hayat normale dönüyor.

Geçen sabah işe giderken otobüste çocuğun biriyle tanıştım. Bana oracıkta hayat hikayesini anlattı. Az kalsın ağlayacaktım. Ama sonra sohbetin gidişatı esnasında konu sikişmeye gelince cebinden çıkarıp yüzüme salladığı kondomu "bu tırtıllı ve üstelik en incesi ve geciktirici kremli" diye anlatıp "yanımdan hiç eksik etmem" diye devam edince, dayanamayıp "bi tane versene içine bakalım" dedim. Çıkardı açtık baktık. İkimizinde siki kalktı ve birbirimize dönüp sık sık bakmaya başladık. Çok şükürki benim durağa geldik ve ben "görüşürüz" deyip indim. Sonra bi kaç gün üst üste yine karşılaştık ve sohbet sohbet derken, baktım çocuğun niyeti beraber eve gitmek bende işe gidiş geliş yolumu değiştirdim. Gerçi çocuğun yaşı büyük olsa bir şeyler olabilir ama ıııh yaşı çok küçük. Bende çoluk çocukla uğraşamam.

İş yerinin hemen yanında bi apartman var. Okullar tatil olduğundan bu yana, apartman ana okuluna döndü. Meğer ne çok çocuk varmış. Kulağımı sikiyorlar akşama kadar.

Geçen ay aldığım 1 paket sigara hala bitmedi ve sanırım ramazan ayı nedeniyle bitecek gibi de değil. Bu arada oruç tutmak da çok zor değil lan, sadece oruç tutmayanlar abartıyor o kadar.

Askerdeyken aşık olduğum adam önceki aylarda karısından boşanmış ve 3 çocuğunu da kendisi almış. Boşanmış olması beni üzdü. Hemde çok. Biraz konuştuk ettik falan işte. Sonra sessizlik oldu aramızda, ben sustum, o sustu. Anlamlı bi suskunluk gibi durunca "hayırlısı olsun" deyip kapattım. Seviyorum onu, hemde çok. Çünkü en yalnız, en kimsesiz anımda da hep yanımda oldu. Bana ben olduğum için değer verdiğini hissettirmişti. Şimdi 1 ay oldu onu hiç aramadım ve doğrusu ne yapacağımı da bilmiyorum.

Ailemle arada bir görüşüyoruz. Siktiri boktan şeyler, siktiri boktan nedenler falan. Annemin sesinden eskisi kadar nefret etmiyorum artık. Türkçe bilmemesine rağmen beni anlaması hayret verici.

Benden 2 büyük abim bi işe girmiş çalışıyormuş. Bi şirketin muhasebesine bakıyormuş. Piçin aklı fikri sikişmekte olmasa zehir gibidir. Ama aklı fikri üniversiteli kızları tavlayıp "aşkım seni çok seviyorum" dedikten sonra onları götlerinden sikmekte. Durum böyle olunca yıllardır onca kişi aynı evde yatıp kalkıyorlar.

Benden 1 büyük abim ise ne bok yiyor hiç bilmiyorum. Zaten sormadım. Aslında sikimde de değil.
Ablamlar dantel yapıp satmaya devam ediyorlarmış. Bana paran yoksa gönderelim dediler. Yok sağolun dedim ama aslında gönderseler çok güzel olur. Ama gönderin desem olmaz. Gururumu sikiyim, kibrime koyiim.

Ablam söyledi mahallenin orospusu asiye'yi istemeye gelmişler. O böyle deyince çok şaşırdım. Çünkü tıpkı ablama tuhaf geldiği gibi  bana da tuhaf gelen durum şuydu:
Mahallede onca bakire kız varken, şehir genelinde adı çıkmış bi orospuyu kim alıp evinin direği yaparki? Şanslı talihliyi merak ettim ama kimse tanımıyormuş.

Mahallemizin eski sahibi mustafa amca ölmüş. Allah onun belasını versin. Zavallı mahalleli, köyden şehre göç ettirildiklerinde mustafa amca cinlik edip onlara arsalarını defalarca satmış. Ellerinde bir şey kalmayınca da iş kavgaya dökülmüş ve mahalleli "arsa parasını da vermiyoruz, bi yere de gitmiyoruz" diye inad edip kalmışlar. Zaten mahalleli de bi kaç yıl önce anca tapu alabildiler. Daha geçen yıla kadarda şehir hepsi bizim mahalleli için "gecekondu" sakinleri tabiri yerine "mustafakondu" sakinleri diyorlardı. Allah belanı versin mustafa, git cehennemde cayır cayır yanda gör ebenin şeyini. Bide bu mustafa çok çapkındı. Ayy neyse anlatmıycam adam öldü zaten, ne hali varsa görsün.

Benden haberler bu kadar anacım. Sizde ne var ne yok?

3 yorum:

  1. senin şu yabancı çocukla görüştünüz mü?
    azeriden haber var mı?
    bi arkadaşın vardı hep senle olmak isteyen ona noldu?

    of of anlatmıyorsun hiç bişeyi.

    YanıtlaSil
  2. Bir yabancı vardı. O ne oldu acep?

    YanıtlaSil
  3. Gidişatı bozmiyim ben de sorayım o yabancıyı, harbi noldu yabancıya?

    YanıtlaSil

düşüncelerini kendine saklama, benimle de paylaş.